Makaleler

BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Borderline (Sınırda) Kişililik Bozukluğu

Borderline (Sınırda) Kişililik Bozukluğunu Anlamak

Bordeline kişiler genel olarak hayatlarını bir kriz olarak yaşarlar. Çevreleriyle ilişkileri genelde çok çalkantılıdır. Yalnız kalmaya katlanamazlar ve gerçek veya hayali bir terkedilmeden kaçınmak için her yolu denerler. Kolaylıkla öfkelenebilirler. Çoğu zaman dürtüsel davranışlar gösterebilirler. Bunlar madde kötüye kullanımı, rastgele cinsel ilişkiye girmek, kurallara uymadan araba kullanımı, aşırı para harcama gibi konuları kapsar.

Borderline kişilik bozukluğunun toplumda görülme sıklığı yaklaşık olarak %2’ dir. Annede bu bozukluk görüldüğünde çocukta da görülme olasılığı artar. Genellikle bu kişilerin bu bozukluğa ek olarak başka bir psikiyatrik tanıları daha olur. Çocukluk yaşantılarında istismara uğramış bireylerde görülme olasılığı daha yüksektir. İstismara ek olarak, anne baba kaybı ve ayrılığı da tetikleyici unsurlardandır.

Bu kişilik bozukluğuna sahip kişilerde belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu vardır. Bir duygu durumundan diğerine, bir tutumdan başka bir tutuma hızlı geçişleri olur. Kendilerini sıklıkta boşlukta gibi hissederler. Sık sık öfkelenirler, yoğun öfkelerini kontrol altında tutmakta zorlanırlar. İnsan ilişkilerinde, gözünde aşırı büyütme ile yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelirler. İşler yolunda gitmediğinde genellikle başkalarını suçlarlar. Dışlanmaya karşı aşırı duyarlıdırlar ve en ufak bir zorlanma karşısında terk edilme duygusu yaşarlar. Diğer insanlarla ilişkilerinde manipülatiftirler. Çevrelerindeki kişileri istemedikleri bir davranışa zorlamak amacıyla, elverişli durumları kötüye kullanarak , onları baskı altına almaya çalışırlar. Geçmişte kendilerine kötü davranıldığını ya da hafife alındıklarını öne sürerler ve her an patlayacak bir bomba veya kırılgan bir eşya izlenimi vererek ilişkilerini yürütürler.

Bu kişiler bir konuda zorluk yaşadıklarında gerçeği değerlendirme süreçleri bozulur. Bu dönemde kendine yabancılaşma, çevrenin yabancılaşmış gibi gelmesi, başkalarından yoğun kuşkulanma ve öfke patlamaları yaşayabilirler. Duygu durumlarında kaygı, huzursuzluk ya da depresyona birden kaymalar olur.

Düşünceleri bir uçtan diğerine kayar. “İnsanlar iyidir, hayır herkes güvenilmez ve kötüdür.” “Üstesinden gelebilirim. Hayır, asla başaramam”… gibi. Yaşadıkları duygulara göre benlik saygılarında dalgalanmalar görülür.  Kendilerine düşman olan bir dünyada kendilerini güvende hissedemedikleri için özerk olma ve bağımlı olma arasında gidip gelirler. Tutarsız duygu durumlarından ötürü başkalarına bağlanmada güçlük yaşarlar.

Bu bozukluğun tedavisinde sıklıkla analitik yönelimli terapiler ve ilaç desteği kullanılmaktadır. Uygulanan bu yöntemler bu kişilerin işlevselliklerini arttırmalarına yardımcı olmaktadır.

Bu yazı yorumlara kapanmıştır.