EVLİLİK VE İLİŞKİ SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN EVLİLİK TERAPİSTİ NELER YAPAR?
Evlilik terapisi sürecinde izlenen yolar ve aşamalar terapiye katılan eşlere detaylı olarak anlatılmalıdır. Öncelikle eşlerin evlilik hedefleri belirlenmeli, daha sonra sorunlar tanımlanarak netleştirilmeli ve etkin iletişim becerileri eşlere kazandırılmalıdır. Evlilik terapisti eşlere sorunları kabullenmek ve daha etkin başa çıkabilme becerileri kazandırmalıdır.
1. KABULLENMEK
Eşinizle ve sevdiklerinizle sağlıklı, anlamlı ve yaşamı zenginleştirici ilişkiler kurmak mümkündür. Her şeyden önce, bunlar kabullenmekle ilgilidir, yani başkalarının oldukları gibi olmalarına izin vermeniz ve değiştirme veya suçlama oyununu oynamamanız demektir. Onları olmaları istediğiniz gibi değil, gerçekten oldukları gibi görmelisiniz. Mükemmel olamayacaklarını ve sizin bir eşte istediğiniz düşünce veya ideallere uymayan şeyler yapabileceklerini kabullenmelisiniz. Kusurlu insanoğullarından oldukları ve sizin gibi, bilmedikleri bir karanlık yönleri, bir gölgeli yönleri olduğu gerçeğini kabullenin. Karmaşıklıklarını ve kendilerinin dene yaptıklarını veya neden yaptıklarını her zaman anlamadıkları olgusunu kabullenin. Sizinle hiç ilgisi olmayan güvensizliklerinin, acılarının ve korkularının bulunduğunu kabul edin. Bunları sizinle paylaşmak istemedikleri sürece, neler düşünüldüğünü, hissedildiğini ve neyin üzerinde hareket edildiğini bilemeyeceğinizi kabul edin. Aynı zamanda, onların sizinle ilgili her şeyi bilemeyeceğinizi kabul edin. Fakat hepsinin üstünde, hiç kimsenin yeryüzüne size bakmak, sizi mutlu etmek ve istediklerinizi karşılamak üzere getirilmemiş olduğunu kabul edin. Önce kendilerini sevme ve kendi tanımlamalarına göre yapabileceklerinin en iyisini yapma haklarını kabullenin. Tüm bu kabullenmeler güçtür, fakat sağlıklı bir ilişki için zorludur. Eğer önce kendinizi ve tüm gereksinim ve haklarınızı kabullenemezseniz bir sevgiliyi kabullenmeye başlamanız mümkün olmaz.
2. BIRAKMAK
Bırakmak, önce kendi yanılsama ve efsanelerinizden kurtulmak demektir. Sırf sizi seviyorlar veya siz onları seviyorsunuz diye sevdiklerinizden mükemmellik bekleyemezsiniz. Mükemmel kavramınız bırakın, ’’olması gerekenleri’’bırakın. Diğer insanı kontrol ihtiyacını ve onun sizinle ilgilenmesi ihtiyacını bırakın. Eşinizle bağlantılı sıkıntı ve olumsuzluklarınızı bırakın. Onun davranışlarından beklentilerinizi ve suçu, suçlamayı ve gereksinimleriniz için ötekine sorumluluk yüklemeyi bırakın.
Belki de en zor bırakılabilecek şey ilişkiler ve aşk hakkındaki peri masalı anlayışınızdır. Sevdiğiniz ve sevildiğiniz zaman yaşamınızın bütünleneceğini düşünmek üzere eğitildiniz. Olasılıkla erkenden, sevdiğinizle deneyimler paylaşmanın yaşamınızın en mutlu bölümü olduğunu öğrendiniz. Her şeyin paylaşılması gerektiği ve ancak bir ilişkisindeyken tam ve mutlu olabileceğiniz üzerine sahte kavramları bırakmanız gerekiyor. Paylaşma ihtiyacınızı bırakmalı ve paylaşma armağanını kabullenmelisiniz. Bunu yapmak için, başkalarına ihtiyaç duymaktan ve aynı zamanda onların da size ihtiyaç duymaktan kurtulmak gerekir. Bunu başarmanın yolu da önce kendi gereksinimlerinizi karşılamak ve başkalarının da aynı şeyi yapmalarına izin vermektir.
3. DUYGULARI İFADE ETMEK
Tüm ilişkilerinizde duyguların hepsini çeşitli boyutlarda deneyimleyeceğinizi kavrayın. Birisini candan seviyor olmanız öfke, hayal kırıklığı, akıl karışıklığı, yalnızlık, hüzün ve yitirme duygusu hissetmeyeceksiniz demek değildir. Hiç kimse duygularınızın yerine geçemez. Onlar varlar ve sevgilinizin duygularına veya hareketlerine bağlı değiller. Aynı durumlara her zaman aynı şekilde tepki veremezsiniz ve her zaman nasıl hissedeceğinizi bilemezsiniz. Örneğin eşiniz aşağılayıcı bir şey söylediğinde bazen kızıp sert tepki verirsiniz. Bir başka zaman üzülüp kabuğunuza çekilirsiniz. Ve başka bir durumda gülüp hareketi görmezlikten gelirsiniz. Tepkiniz eşinizin davranışından ziyade kendi hakkınızda ne hissettiğinize ve içinde bulunduğunuz duruma bağlıdır. Buna rağmen, genellikle, duygularınızın tanımı daha çok ötekine bağlanır. ’’Beni kızdırıyorsun veya üzüyorsun’’duygunuzu eşinize devreder. Ve de bu da bir yandan kontrol ve kişisel güç kaybına yol açarken, diğer yandan ilişki için yıkıcı hale gelir.
Enerjiyi, neden aramak yerine, duygularınızı yapıcı şekilde ifade etmeye yöneltmek çok daha basit ve sağlıklıdır. Kızdığınız zaman öfkeyi ifade edin, sonra bırakın gitsin. Öfkeniz için başkasını suçlamanız gerekmez ve daima altında yatan nedenleri araştırmak zaman ve
enerji kaybı olabilir. Sadece öfkeli olduğunuz olgusu yeterli bir sebep olabilir. Sizin sinirlendiren şey için suçlayacak yer arayacağınıza , basitçe ne istediğinizi dile getirin. ’’Şu anda kızgın ve üzgünüm’’. Duygunuzu kabullenip açığa vurduğunuz anda , o kadar öfke hissetmekten kurtulduğunuzu göreceksiniz. Tüm duygularınıza aynı şekilde davranın:(a)duygunun varlığını kabullenin;(b)ifade edin(en azından kendinize);ve (c)bırakın.
Unutmayın ki yakınlığın bir tanımı da duygularınızı güvenli bir ortamda açıklayabilmektir. Suçu sevdiğinizin üzerinden kaldırarak böyle bir ortam yaratmaya yardımcı olabilirsiniz. Hissettiklerinizi hissedin, ’’Ben’’sözleriyle açığa vurun ve bırakın. Eğer özellikle o duyguya tutunup onu beslemezseniz, ömür boyu kızgın veya üzgün kalamazsınız. Duyguları sadece kendinize veya başkalarına açıklayabileceğiniz için, sevdiğinizin her zaman bunların hepsine muhatap olması da gerekmez.
4. SORUMLULUK ALMAK
Sevdiğiniz insan duygularınızdan sorumlu olmadığı gibi hareketlerinizden, düşüncelerinizden, arzularınızdan, ihtiyaçlarınızdan başarı ve başarısızlıklarınızdan da sorumlu değildir. Kendi yaşamınızın sorumluluğunu üstlenin. Ne de olsa o sizin yaşamınız, başka kimsenin değil. Kendi duygularınızın olduğu kadar kendi davranışlarınızın sahibi de sizsiniz. Bir başkasının sizi kontrol ettiğini sanabilirsiniz, oysa gerçekte, buna izin verme seçimini yapan sizsiniz. Yaptığınız herhangi bir şeyin sorumluluğunu başkasına yüklediğiniz zaman gücünüzü ve kendi kontrolünüzü de başkasına verirsiniz. Bu bırakması çok zor olan bir şeydir. Eğer bir ilişki yürümüyorsa bozuk işleyişin sizinle ilgili bölümünün sorumluluğunu üstlenin. Bununla ilgili bir şey yapın.
Kendinizi ve kendi yaşamınızı değiştirmekten siz sorumlusunuz. Başka hiç kimse size hesap vermeye mecbur değil, sizde sevdiğiniz insan dahil, başkalarını değiştirmekten sorumlu değilsiniz. Diğer insanı sevmenin ve bu sevginin bir armağan olmasının sorumluluğunu üstlenin . Öte yandan , bir başkasının size karşı hissettiklerini kontrol edemeyeceğinizi ve sevginin bir hak değil, aksine size bir armağan olduğunu anlayın. Kim ve ne olduğunuzun sorumluluğunu üstlenin ve sevgililerinizin de aynı şeyi yapmalarına izin verin.
5. AFFETMEK
Şimdiki ve daha önceki tüm ilişkilerinizde farkında olduğunuz bütün hatalarınız için kendinizi affederek başlayın. Yanlışlarınız ve başarısızlıklarınızın bir listesini hazırlamak ve bunlar için kendinizi tek tek affetmek yaralı olabilir. Kendinizi aynı hataları tekrar tekrar yaptığınız için affedin. Bu hatalardan ders çıkarın. İlişkilerinizde oluşturduğunuz döngüleri bulun ve kendi sorunlarınızı kendi gereksinimlerinizi karşılayarak çözümlemeyi öğrenin.
Sonra da sevdiğinizi ve daha önceki eşlerinizi hataları, güvensizlikleri ve çılgınlıkları için bağışlayın. Yine, affetmeniz gereken şeylerin bir listesini yapın ve döngüler ve benzerlikler arayın. Böylece başkalarıyla ilişki kurarken öne çıkan gereksinimlerinizi , beklentilerinizi ve kendiniz için yapmanız gerekenleri öğrenebilirsiniz. Eşlerinizi sizinle ilgilenmedikleri için affedin. Mükemmel varlıklar olmadıkları için onları bağışlayın. Hissettiğiniz acılar için bağışlayın. Onları affederken, sizin kendiniz için yapmaya hazır olmadığınız şeyleri, sizin yerinize başka bir insanın, sizi ne kadar severse sevsin, yapamayacağını fark edin.
6. TAKDİR ETMEK
Sevdiğiniz olgusunu takdir edin. Bu sizin en büyük armağanınız. Başkasını severek kendinizi zenginleştirdiğinizi anlayın. Sevdiğiniz zaman, sınırlarınızı genişletir, yaşamınızı zenginleştirirsiniz. Başkası için duyduğunuz sevgiyi, bilebileceğiniz en büyük, en güçlü ve en doyurucu hislerden biri olarak takdir edin. Sonra sevgilinizin sizi severek vermiş olduğu armağanı takdir edin. Bir ilişkide olduğunuz olgusunu, dolayısıyla hayatın en büyük meydan okumalarından birini deneyimleme olanağına kavuşmanızı takdir edin. Bu meydan okuma ve yakın ilişkinin değeri, sorunların bulunduğunun ve birlikte çözülebileceğinin bilincinde olmaktan gelir. Bir çift olarak büyüme ve gelişmenizin, öğrenmek ve sorun çözme becerilerinizi ilerletmek için, problemler yaşamınıza bağlı olmasını takdir edin. Sevdiğiniz ve sizi seven insanın yaşamın meydan okumalarıyla yüzleşirken büyük yardımcınız olmasını ve değiştirmeniz gereken şeyler üzerinde çalışırken bir katalizör görevi üstlenmesini takdir edin. Büyümeniz, öğrenmeniz ve kendinizi düzeltmeniz için size yardımcı olduğu için ona teşekkür edin.
Bütün ilişkilerinizin her zaman size rahatlık – rahat koşullarda değişim olmaz –sağlamak için var olmamalarını, aşacak engeller yaratmalarını, öğrenmenize yardım etmelerini, sorun çözmeyi öğretmelerini ve sizi yüreklendirmelerini takdir edin. Bu cesaret kırıcı dünyada, sevdiğiniz insan yapmanız gerekeni yaparken, öğrenmeniz gerekeni öğrenirken ve tüm potansiyelinizi gerçekleştirirken en iyi müttefikiniz olabilir. Sevgiliniz sizin yardımcınız olabilir, ama hayatı sizin için yaşayamaz. Bu ayrımı takdir edin.
7. ÖDÜLLENDİRMEK
Kendinizi sağlıklı bir ilişki kurma sürecine başladığınızdan dolayı ödüllendirin. Kendinizi yaptığınız tüm çalışmalar ve sağladığınız tüm değişiklikler için ödüllendirin. Kendinizi başkalarını sevdiğiniz için ödüllendirin. Yukarıdaki adımlardan herhangi birini attığınız zaman kendinize bir ödül verin. Bu zor bir iştir ve yol boyunca attığınız her ufak adım için olumlu bir desteği hak edersiniz. Bu ödüller onay , övgü, yaptıklarınızın kabulü , hediyeler sırt sıvazlanması, kendinize zaman ayırma , gerçekten istediğiniz bir şeyi yapmak ve kendinizden memnun olmak olabilir.
Kendinizi ödüllendirdikten sonra da sevdiğinizi ödüllendirin. Size olan sevgisini bildiğinizi ve buna değer verdiğinizi söyleyin. Takdir ettiğinizi açıklayın. Ona ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz hediyeler değil, vermek istediğiniz hediyeler verin. Sevecen, nazik ve müşfik olun. Gerçek olun. Sevdiğinizi en büyük hediyeniz bütünleşmiş, dengeli ve seven bir eş olarak kendinizi paylaşabilmenizdir. O zaman , sağlıklı bir ilişki armağanların en büyüğü olur.
Hatice Topçu Ersoy
Uzman Psikolog