Makaleler

Biten Evlilik Belirtileri

Evlilik, birbirini seven bir kadın ve erkeğin eş/karı-koca sıfatını almasına ve yaşamlarının sonuna dek birlikte olmaya karar vermesine ve bu kararı yetkili kurumlar aracılığı ile belgelendirmeye denir.

Her evlilik dışardan görüldüğü gibi olmayabilir. Bekar bir kişi evliliği tozpembe görürken, evli bir kişi evli olmanın getirdiği sorumlulukların bilincindedir ve zorlandığı zamanlar olabilir.

Halk arasında da söylendiği gibi evlilik kutsal bir müessesedir ve sorumlulukları oldukça çoktur. Eşler birbirlerine güvenmeli, sevmeli ve saygı duymalıdır. Şayet bunların eksik olduğu bir evlilik, yıkılmaya hazır bir bina gibidir.

Biten Evlilik Belirtileri Nelerdir?

Öncelikle bilinmelidir ki her evlilikte sorunlar yaşanabilir. Önemli olan sorunların büyüklüğüdür. Bazı sorunlar çözülebilir fakat bazı sorunlar ise sizi istemediğiniz sona bir adım daha yaklaştırıyor olabilir. Ve bir sonraki sorunlarda artık çiftlerde tolerans gösterecek güç kalmaz ve geriye dönüp bakıldığında bir şeyleri yoluna geri koyabilmek için artık çok geçtir. Evlilikte çıkan bu olası sorunlar, belirtiler nedir;

  • Eşiniz size karşı ilgisiz ise,
  • Eşiniz artık sizi dinlemiyor ise,
  • Eşinizin önceliği artık siz değilseniz (örneğin ailesi, işi veya arkadaşları gibi.)
  • Eşiniz sizi çok fazla eleştiriyor ve yaptığınız şeyleri beğenmiyor ise,
  • Eşiniz artık sizi arzulamıyor, beğendiğini hissettirmiyor ise,
  • Eşiniz size değer vermiyor ise,
  • Özel günleri kutlamıyor veya hatırlamıyor ise,
  • Fiziksel, psikolojik, cinsel ve duygusal şiddet var ise,
  • Ve en önemlisi eşiniz sizi artık eskisi gibi sevmiyor ise evliliğiniz sona erme aşamasına çok yaklaşmış demektir.

Bu demek değildir ki bu tür belirtiler yaşanan evliliklerin hepsi mutlaka sona erecektir. Boşanma aşaması sonuçlanana kadar her evliliğin iyileşmesi için bir umut vardır. Bazen eşler, rutin yaşamlarında yaşanan sorunları boşanma evresine gelmeden fark edemeyebilirler. Bu durumda eşler hatalarını anlar veya telafi etmek için bir uzmandan yardım almak için bir adım atarlar ise evlilik kurtarılabilir. Eğer durum tam tersi ise yani eşler artık yollarını ayırmanın en iyisi olduğuna karar vermiş ise bunu en az zarar ile atlatmak iki taraf için en uygunudur.

Eşlerin bu durumda yapması gereken en doğru şey bu sorunları en başta görebilmek ve en kısa sürede kendi aralarında iletişim kurarak veya uzman yardımı alarak önlem almaları doğru olacaktır. Unutmayın ki her evlilik bir değildir. Kendinizi dışarda gördüğünüz, duyduğunuz veya televizyonda izlediğiniz evlilikler ile kıyaslamayın. Her evlilik kendine özgüdür ve özeldir.

Panik Atak Nasıl Geçer?

Panikatak, kişinin olaylara karşı ani tepki göstermesi ya da dışarıdaki insanlar tarafından gereksiz, abartı gibi görünen çok fazla tepki gösterme durumudur.

Panikatak Belirtileri Nelerdir?

Diğer tüm hastalıkların başlarken gösterdiği belirtiler gibi bu ataklarında başlarken gösterdiği bazı belirtiler vardır. Bu ataklar birdenbire ortaya çıkabilir veya bazı belirtiler ile de kendini gösterebilir. Gelin bu belirtiler nedir birlikte bakalım.

  • Kalp ritminin hızlanması,
  • Olaylara karşı aniden gerçekleşen ateş basması, terleme,
  • Olayların bireyin kendisine zarar vereceğini, hatta ölümüne sebep olacağı hissine kapılması,
  • Bireyin titremesi, üşümesi veya terlemesi,
  • Vücutta, özellikle ellerde uyuşma, karıncalanma ve iğne batıyormuş gibi olması hissi,
  • Vücudun kendi kendine, bireyin kendisi istemeden hareket ettiğini düşünme hissi,
  • Kriz anındaki duygu değişimlerinden dolayı aniden gelen tuvalet ihtiyacı,
  • Dudakların ve dilin kuruması, mide bulantısı ve kusma hissi,
  • Kriz anında veya stres anında yaşanan kulak çınlaması.

Yukarıda saydığımız belirtiler panikatak rahatsızlığı belirtileridir. Bu rahatsızlığı olan kişilerin kriz anları ele alınıp incelendiğinde, kriz anında bu belirtilerden dört tanesini aynı anda yaşadıkları da gözlemler arasında yer almaktadır. Bu belirtilerden sadece birkaç tanesi sizde bulunuyorsa bu duruma “kısık panikatak” teşhisi koyulabilir. Bu krizlerin sıklığı rahatsızlığın ilerlemesine göre değişir. Bu durumu yeni yaşayanlarda ayda bir defa bu belirtiler izlenirken, rahatsızlığı ilerlemiş ve tedavi görmeye başlamamış kişilerde bu belirtiler haftada bir yaşanabilir.

Panikatak Kalıcı Mıdır? Tedavisi Nedir?

Öncelikle şunu belirmeliyiz ki panikatak rahatsızlığı kalıcı değildir ama ilaç kullanan hastalar ilaç aldıkları zaman hiç iyileşemeyebilirler.

Kişi bahsettiğimiz bu belirtileri yaşıyorsa bu rahatsızlıktan kurtulabilmenin en iyi yolu bir uzmana başvurmaktır. 6 ila 8 seans arasında bu rahatsızlıktan kurtulabilmek mümkündür. Görüşmeye gittikleri uzman öncelikle hangi semptomların bulunduğunu ve ne kadar aralıklarla krizlerin yaşandığını soracaktır. Daha sonra bu rahatsızlığın neden ortaya çıktığını anlamak için öncelikle onlara geçmişte veya yakın zamanda yaşadıkları bir travmatik olay olup olmadığını soracaktır. Bunların yanı sıra uzman, kendisine gelen kişiyi bu semptomların fiziksel açıdan bir sorunun meydana getirip getirmediğini kontrol etmek amacıyla muayene eder. Fiziksel anlamda bir sıkıntı olmamasına rağmen belirtiler devam ettiği takdirde teşhis koymak netleşir ve ona göre kişiye uygun bir tedavi uygulanmaya başlanır.

Bu rahatsızlığın tedavisi olumlu yönde sonuç gösteren bir tedavidir. Esas olan erken teşhis ve erken müdahaledir. Yardım almadan hastalıktan kurtulmaya çalışmak maalesef ki çok zordur. Eğer yardım almadan devam edilirse ve ataklar da yaşanmaya devam ederse ne yazık ki başka ruhsal rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Bu yüzden uzman yardımı oldukça önemlidir.

Daha fazla detaylı bilgi almak için https://www.psikoaktif.com/izmir-psikolog/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

İzmir Psikolog

En Başarılı Psikologlar İzmir

İzmir’in en başarılı psikologlarından Alsancak’da yüz yüze terapi alabilirsiniz.

İzmir’den veya İzmir dışından online psikolog randevusu oluşturabilirsiniz.

İzmir psikolog randevu talebi ile internette arama yapanlar için, alanında uzman psikologların hizmet verdikleri çalışma alanları, psikologlar hakkında yazılmış yorumlar gibi birçok gerekli bilgi sitemizde yer almaktadır. Teknoloji kullanılmadan psikolojik destek arayışı kişilerin zaman kaybetmesine neden olabilmektedir. Çoğu zaman da bireyler, eriştikleri ilk psikolog ile görüşmekte ve tam sonuç alamamaktadır. Sağlıklı bir danışan-psikolog ilişkisi için doğru tercihlerin yapılması çok önemlidir. İzmir’deki psikologlar hakkındaki bilgilere sitemizden ulaşabilirsiniz.

İzmir Psikolog ücretleri, İzmir Psikolog seans fiyatları için telefonla bilgi alabilirsiniz.

İzmir’e yakın şehirlerde yaşayanlar da İzmir’de psikolog yardımına başvurabiliyorlar. İzmir’de psikologlara ulaşabilmek diğer illere göre daha kolaydır. Psikolojik yardım arayan kişiler İzmir’de psikolog aramaları ile hızlı bir şekilde profesyonel desteğe ulaşabilmektedir. Psikolojik konuların çözümlenmesinde zaman oldukça önemlidir. Yaşanan sorunların sürelerinin uzaması maalesef çoğu zaman kişilerin yaşam kalitesinin düşmesine sebep olabilmekte ve kişileri zor durumda bırakabilmektedir. Bu nedenle kişilerin hızlı bir şekilde İzmir’de en iyi psikologları arama girişimleriyle, en iyi psikologlara ulaşmaları ve etkili bir psikolog desteği almaları çok önemlidir.

İzmir Psikolog Randevusu, Çocuk-Ergen-Yetişkin Bireysel Terapi, Aile Terapisi ve Evlilik Danışmanlığı hizmetlerimiz için lütfen randevu alınız.

Tel: 0 (232) 421 12 48 – GSM: 0 542 739 36 33

Anksiyete

Anksiyete Nedir? Anksiyete Tedavisi ve Terapisi

Anksiyete Tedavisi İzmir’de merkezimizde uzman psikologlarımız tarafından yapılmaktadır. Anksiyete Bozukluğu terapisi ile birlikte psikiyatrik değerlendirme de gerekebilir.

  • Anksiyete Bozukluğu Terapisi İzmir randevu için bizimle iletişime geçiniz.

ANKSİYETE – KAYGI

Anksiyete hoş olmayan özellikleri ile diğer duygulanım şekillerinden ayrılan bir duygulanım şeklidir. Anksiyete, korku benzeri, hastalar tarafından iç sıkıntısı, kötü bir şey olacakmış hissi şeklinde tarif edilen bir duygu, uyarıcı bir sinyaldir. Kişinin tehdit ile başa çıkması için gerekli önlemleri almasını sağlar. Korku da benzer bir uyarıcı sinyaldir; ancak anksiyete ile ayırt edilmesi gerekir. Korku, dış odaklı, belirli bir tehdide karşı bir yanıt iken anksiyete bilinmeyen, iç odaklı, çatışmalı tehdide karşı bir yanıttır. Dışardan gelen bir tehlike karşısında birey korku duyarken, içten gelen çatışma ve tehlikeler bunaltı yaratır.
Devamı

Depresyonun Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Depresyon Belirtileri ve Depresyon Tedavi Yöntemleri

Depresyon Tedavisi İzmir’de merkezimizde uzman psikologlarımız tarafından yapılmaktadır. Depresyonda destekleyici terapi en etkili yöntemlerdendir. Aynı zamanda psikiyatrik değerlendirme de gerekebilir.

Depresyon Nedir?

Depresyonla alakalı olarak yapılabilecek en genel tanım şu şekildedir: Depresyon kişilerin içinde bulundukları ruh hallerini tanımlayan bir sözcüktür. Depresyon her ne kadar ruh halini tanımlayan bir sözcük olsa da psikiyatrik olarak bir rahatsızlık durumunu da yansıtmaktadır. Depresyonda olan bireyler incelendiği zaman yakınmış olduğu problemlerin başında ruhsal çöküntü içinde bulundukları, gündelik yaşamdaki çeşitli etkinliklerden keyif almadıklarından bahsetmektedirler. Depresyon rahatsızlığını gündelik yaşamda yaşanan ruhsal çökkünlük, üzgünlük, karamsarlık gibi durumlarla karşılaştırılmamalıdır. Bu gibi durumları günlük hayatta bir çok kişi yaşamaktadır, depresyonun bundan ayrılan özellikleri ise şu şekildedir:

Devamı

Takıntı Hastalığı Nedir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Tedavi ve Terapi Yöntemleri

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Tedavisi İzmir’de merkezimizde uzman psikologlarımız tarafından yapılmaktadır. OKB terapisi ile birlikte psikiyatrik değerlendirme de gerekebilir.

  • Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Terapisi İzmir randevu için bizimle iletişime geçiniz.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB, Takıntılar) Nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden istenmeyen düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesinden dolayı, genellikle rahatlamak amacıyla ritüel veya kompulsiyon adı verilen sürekli tekrar eden davranışlarda bulunduğu bir patolojidir.

Devamı

Ergenlik Sorunları

Sosyal Fobi Tedavisi

Sosyal Fobi Tedavisi İzmir’de merkezimizde uzman psikologlarımız tarafından yapılmaktadır. Sosyal fobi terapileri sosyal fobinin aşılmasında çok etkilidir.

  • Sosyal Fobi Terapisi İzmir randevu için bizimle iletişime geçiniz.

Sosyal fobi nedir?

Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu, performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme veya küçük düşme korkusunun yaşanması durumuna sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu adı verilir. Sosyal fobik kişi bu korkunun yaşanmasından kurtulmak için bu tür sosyal ortamlara girmekten kaçınır. Kaçınma nedeniyle kişinin sosyal mesleki ya da aile yaşamı etkilenir.

Sosyal fobi terapileri sosyal fobinin aşılmasında çok etkilidir.

Sosyal fobi tedavisinde, sosyal beceri geliştirme eğitimleri de verilir.

Sosyal fobi dışında da pekçok farklı fobi durumları görülür. Genel olarak fobilere bakalım. Fobi, korkunun, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen, bu anlamda kontrolden çıkmış halidir. Fobi kelimesinin, Yunanca Phobos kelimesinden geldiği düşünülürse, fobinin anlamı daha da netlik kazanır. Phobos, Yunan mitolojisinde dehşet tanrısıdır. Gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya fobi denir. Fobik kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştığında aşırı anksiyete duyar.

Devamı

Depresyon Tedavisi İzmir

Depresyon Nedir?

Depresyon Tedavisi İzmir’de merkezimizde uzman psikologlarımızca uygulanmaktadır. Depresyon Terapisi ile birlikte psikiyatrik değerlendirme de gerekebilir.

Depresyon Nedir?

Günümüzde sıkça kullanılan depresyon kelimesinin aslında neyi ifade ettiğini bilmek önemlidir. İnsan yaşamı da birçok olay gibi inişli ve çıkışlı seyreder, zaman zaman kendimizi oldukça iyi hissederken zaman zaman da oldukça kötü hissedebiliriz ve bu çok doğaldır. Depresyonun ne olduğunu bilmek ve hangi noktadan sonra depresyonun ortaya çıktığını ayırt edebilmek kişinin yaşam kalitesi için oldukça önemlidir.

Depresyon belirtileri nelerdir?

Üzüntü veren olaylar karşısında her birey üzgün hissedebilir. Depresyonda ise üzgün hissetmekten çok daha farklı özellikler vardır.
Devamı

Çocuklarda Ayrılma Kaygısı Bozukluğu

Ayrılma Kaygısı Bozukluğu

Ayrılık Anksiyetesi

Ayrılma Kaygısı Bozukluğu kişinin gelişim sürecinin dışında bağlandığı insandan ayrıldığında yüksek strese maruz kalmasıdır. Bu yazıda Ayrılma Kaygısı Bozukluğunun belirtilerinden, Ayrılık Anksiyetesinden, tedavilerinden, sebeplerinden ve önlemek için neler yapılması gerektiğinden ve özellikle çocuklarda ayrılma kaygısından bahsedilecektir.
Devamı

Çocuklar Korona ve Pandemi

Korona Pandemi Sürecinde Çocuklar

Tüm dünyada yaşanmakta olan pandemi süreci hem bizleri hem de çocuklarımızı yoğun olarak etkilemektedir. Bir anda değişen hayatlarımıza adapte olmak zorlaşmakta ve virüs, pandemi, kısıtlamalar derken çocuklar bundan daha fazla etkilenmektedir. Çocuklara bu süreçte yardımcı olabilmek için yaşlarına göre gelişim özellikleri dikkate alınmalıdır. Ebeveynlere bu dönemde oldukça fazla görev düşmektedir. Öncelikle kendi korku ve kaygılarını kontrol altına almalı, çocuklara bu sürecin başa çıkılmaz bir olay olmadığını yansıtmalıdır.

Çocuklar yaşları itibariyle sürekli soru sorabilir, virüsle ilgili bilgi edinmeye çalışabilir. Bu durumda ebeveynlerin ile çocukları ile yaptıkları konuşmalar ve etkileşimler çocuğun endişelerini en aza indirmesi açısından ona fırsat tanıyacaktır. Çocukların soruları hiçbir şekilde cevapsız bırakılmamalıdır. Küçük yaş grubundaki çocuklar somut olarak olayları algıladıkları için onun yaşına uygun virüs, pandemi, maske vb. oyunla gösterim yapılabilir. Maskeyi yadırgamamaları için oyuncaklarına maske takılabilir. Sevdiği kahramanlarla eşleştirilebilir. Hijyen ve kalabalık ortamdan uzak durmalarını sağlamak amaçlı anlayacağı bir şekilde konuşma yapılabilir. Gerçek ve somut bilgiler vermek, dürüst bir şekilde konuşma yapmak onlar için en doğrusu olacaktır. El yıkama ve dışarıda elleri dezenfekte etme durumlarını şarkı söyleme gibi aktivitelerle birleştirilerek daha eğlenceli hale getirilebilir. Özellikle bu dönemde çocukların haber izlemelerini sınırlandırmak gerekir. Eğer bu süreçte çocuk kreşe ya da okula gitmiyorsa evde bir rutin oluşturmak onun düzenini biraz olsun devam ettirmesini sağlayacaktır. Bu dönemde çocuk ve ebeveynlerin sürekli aktivite yapması da çocuğu sıkabilir. Çocuk huzursuz davranabilir. Bu duyguyu anne ve babalar kabul etmeli, çocuğa fırsat tanımalıdır. Bunların hepsini yaptıktan sonra çocuğunuz halen çok kaygılı, telaşlı davranıyorsa bir ruh sağlığı uzmanından yardım alabilirsiniz.

Pandeminin Psikolojik Etkileri

UZAKTAN MI YAKINIZ, YAKINDAN MI UZAĞIZ?

COVİD-19 bir anda çığ gibi hayatımızın ortasına düştü. Çığ, zirveyi ve daha alçak kesimleri nasıl farklı şekiller de etkiliyorsa; bu virüste bizim her birimizi çok farklı şekiller de etkiledi. Bir arada yaşadığımız, düğünler, asker eğlenceleri, partiler, konferanslar, çeşitli eğitimler, kurslar vb. büyük organizasyonlar yaptığımız, birbirimize yakınlığa çokça alıştığımız dünyanın, çıkan koronavirüs salgını ile bizi ayrı yerlere sürüklediğine şahit oluyoruz pandemi sürecinde. Öyle bir sürecin içerisine girdik ki duygularımızda aşırıya kaçmaya hatta bazı duygularımızı anlamlandıramamaya başladık. Sürekli gelen yasaklar, maskesiz dışarıya çıkamayışımız ( cep telefonumuz gibi oldu artık, yanımızdan ayıramıyoruz.), sosyal mesafe ( oysaki biz sevdiklerimize sarılamadan duramayız! Bir de araya mesafe koyacağız (!) ), sevdiklerimizden uzak kalışlarımız, en sevdiğimiz mekanlara gidip eskisi gibi saatlerce keyif süremeyişimiz… İşte bunların hepsi kişisel özgürlüğümüzü yitirmemize neden oldu. Bu olağandışı kısıtlanmalarımız bizi kendi içimize kapatarak birçok sorgulamalara, kaygılara, stresli hallere, üzüntülere yol açtı. Pekiii bu sorgulamalar, kaygılar, stresler bizim için ne kadar sağlıklı? Tam bu noktada denge ve ölçü kavramları aklımıza geliyor. Bu süreci ilk defa yaşamamız ve ağır etkileri sebebiyle ölçü ve dengeyi sağlayamayıp aşırıya kaçtık. Düşününce de bu aşırılığın bize iyi gelmek yerine kötü geldiğini hatta ve hatta ruhsal açıdan bizi fazlasıyla çökerttiğini gözlemliyoruz. Her şeyden önce bu yaşadığımız süreç, hastalığa yakalanma ya da hastalığı yayma riski hepimiz için oldukça kaygı verici. Virüs, hastalık ve bu hastalığın bulaşma ihtimali ile yaşamakta ( savaşmakta ) olan zihinlerimiz henüz gerçekleşmemiş, belki de gerçekleşmeyecek olan kayıplarımızın yasını önceden tutmaya kadar götürebilecek düzeyde, gözle görülemeyecek bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Tam da bu noktada kendimizi hiç yapmadığımız şeyleri yaparken buluyoruz. Zihnimiz bir tür bocalama içine giriyor. Hiç olmayacak senaryolar oluşturuyor, bizleri de bunlara inandırmaya çalışıyor. Belirsizlik duygumuz tetikleniyor. Yarının belki de bugünün belirsizliği, kendimizi tanıyamayacak ruh hallerine sokuyor. Uykularımız kaçıyor, uyuyabilsek bile kabuslarla uyanıyoruz, gelecek endişelerimiz başlıyor, daha kontrolcü, daha titiz, daha endişeli bireyler haline dönüşüyoruz. Sürekli ellerimizi yıkmaya, evlerimizi temizlemeye, dışarıya ihtiyaçlarımız olsa dahi çıkmamaya, dışarıdan gelen yiyecekler yerine kendimiz yapmaya, yetiştirmeye çalışıyoruz. Aslında görüyoruz ki panik halleri virüsten daha hızlı yayılıyor. Fark etmemiz gereken nokta tamda burada: ‘’Bedensel sağlığımızın iyi olması ruh sağlığımızın iyi olması ile mümkündür.’’ Ee bedensel olarak ne kadar iyi ve dirençliysek koronavirüse karşı direnme gücümüz de o kadar artar. O yüzden psikolojik sağlamlığımızı korumalıyız ki ruhsal açıdan iyi olalım, bedensel açıdan da dirençli olalım. Pandemi döneminde psikolojik sağlamlığımızı nasıl koruyabiliriz diye geçirmiş olabilirsiniz içinizden. Hemen cevaplayayım: Asılsız haberlere inanmayarak, değiştiremeyeceğimiz gerçekleri kabullenerek, kurallara uyup, daha da zorlaştırmayarak, duygularımızı bastırmaya çalışmak yerine onları tanıyıp, düzenleyerek, sevdiklerimizle internet üzerinden bile olsa iletişim halinde kalarak, iyimser düşünerek, kendimize yeni aktiviteler, hobiler edinerek, bol bol kitap okuyarak, film izleyerek…