Kategori: <span>Çocuk Terapisi</span>

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Tanı ve Tedavisi

Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Nedir? Nasıl Başa Çıkılır?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) son dönemlerde çocuklarda sıklıkla görülen bir bozukluktur. İçinde dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik bileşenlerini barındırır. Bazı çocuklarda dikkat eksikliği ön planda olurken bazı çocuklarda dürtüsellik ve hiperaktivite ön plandadır. Bazılarında ise hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite/ dürtüselliğin belirgin olduğu birleşik tip görülebilir.

DEHB nörobiyolojik bir bozukluktur. Yok edilmez ancak baş edilebilir. Çocuğu kabul etmek, bir uzmanla iş birliği içinde olmak, uzmanlar ile hazırlanan tedavi planına uygun hareket etmek bu durumla baş etme yolunda önemli yarar sağlar.

DEHB’in nedenleri hususunda araştırmalar devam etmekle birlikte genel olarak genetik yatkınlık, beyindeki yapısal işlev farklılıkları ve çevresel nedenler daha çok karşımıza çıkmaktadır.

İzmir’de Pedagog ile görüşerek çocuklarda DEHB ve diğer psikolojik sorunlar için destek alabilirsiniz.

Çocuklarda DEHB

-Günlük aktivitelerde unutkanlık

-Eşyalarını sık kaybetme

-Dikkatini odaklamada ve sürdürmede zorluk

-İsteklerini erteleyememe

-Sırasını beklemede zorlanma

-Sürekli hareket halinde olma

-Verilen görevleri organize etmede zorluk

-Dış uyaranlarla dikkatin kolayca dağılması gibi belirtilerle görülmektedir.

Ergenlik döneminde ise; ders notlarında düşüklük, zayıf sosyal ilişkiler, düşük kendilik algısı gibi belirtiler görülmektedir.

Dikkatli olunması gereken nokta; çocuklar bazı zamanlarda aşırı hareketlilik, dikkatsizlik, tepkisellik gösterebilir. Zaman zaman yaşanan bu durumlar çocukta bozukluğun olduğu anlamına gelmeyebilir. Belirtilerin gelişimsel düzeyle uyumsuz şekilde görülmesi, belirtilerin süresi, birden fazla  ortamda görülüyor olması gibi faktörler bir uzman tarafından değerlendirilerek tanı koyulabilir.

DEHB Tedavisi

Çok yönlü tedavi yaklaşımı etkili sonuçlar vermektedir. Bu yaklaşım;

-İlaç tedavisi (psikiyatrist tarafında karar verilir)

-Bireysel terapi

-Oyun terapisi

-Bilişsel davranışçı terapi

-Davranışsal tedavi

-Aile eğitimi

-Okul/öğretmen/rehberlik servisi işbirliği gibi yöntemleri içerir. Çok yönlü tedavi yaklaşımı, çocuk ve ailenin bu bozuklukla daha etkili baş etmesine yardımcı olur.

Ailelere Öneriler

*Bir uzmanla iş birliği içinde olmak ve tedavi palanına sadık kalmak önem arz etmektedir.

*Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun kurallar koyulmalıdır ve bu kurallar uygulanmalıdır.

*Çocuk ile birlikte bir zaman takvimi hazırlanabilir. Takvim yardımıyla günlük rutinlerini takip etmesi sağlanabilir.

*Çocuğa arka arkaya birden fazla yönerge verilmemelidir. Yönergeler kısa ve açık olmalı, çocuğa tek tek verilmelidir.

*Çocuk, hareket ihtiyacını karşılayacak spor aktivitelerine yönlendirilebilir. Ayrıca çocuğun hobiler edinmesi de desteklenebilir.

*Çocukları etiketleyici olumsuz dil (sakar, beceriksiz, aklı havada vs.) kullanmaktan kaçınılmalıdır.

*Başardığı işlerde çocuğu övmek çocuğun kendini yeterli görmesi için bir adım olabilir.

*Konuşurken çocukla göz teması kurmak, basit, anlaşılır cümleler kullanmak daha etkili olacaktır.

*Çocuğa ne yapmaması değil, ne yapması gerektiğini söylemek daha yararlı olacaktır.

İzmir Çocuk Psikoloğu

Çocuklarda Sosyal Kaygı (Sosyal Anksiyete) Nedir?

Sosyal Kaygı (Sosyal Anksiyete) Nedir? Çocuklarda Sosyal Kaygı ile Nasıl Başa Çıkılır?

Kaygı; kaynağı bilinmeyen bir nedenden dolayı hissedilen endişe ve sıkıntı ile ortaya çıkar. Belirli korku ve kaygı belirtileri yaşlara bağlı olarak çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminde normal kabul edilir. Bu belirtiler uzun süreliyse, gelişim dönemine uygun değil ve işlevsellikte bozucu etkilere sebebiyet veriyorsa bir uzman yardımı almak gereklidir.

Sosyal kaygı; çocuk ve gencin diğer insanlar tarafından nasıl algılandığına ve değerlendirildiğine ilişkin yaşadığı kaygı durumunu ifade eder. Sosyal kaygıya çeşitli fizyolojik belirtiler de eşlik eder. Bu belirtiler; yüzün  kızarması, terleme, boğazın kuruması, gerginlik, nefes alamda güçlük, kalp hızında değişimler, mide bulantısı şeklinde olabilir.

İzmir’de Pedagog ve Psikolog ile görüşerek çocuklarda sosyal kaygı ve diğer psikolojik sorunlar için destek alabilirsiniz.

Sosyal kaygıyla birlikte sık rastlanan utangaçlık sosyal kaygı ile karıştırılabilmektedir. Utangaçlık ve sosyal kaygı bozukluğunun davranışsal ve bilişsel nitelikleri birbirine benzerlik göstermektedir ancak utangaçlık bir mizaç özelliği olarak açıklanmaktadır.

Utangaç çocukları dahil oldukları ortama ısındıkları zaman kısa sürede rahatlarlar ve ilişki kurabilirler. Buna karşın sosyal kaygı bozukluğu olan çocuklar kaçınma davranışına sıklıkla başvururlar.

Sosyal Kaygısı Yüksek Çocuk ve Ergenlerin Özellikleri

-Başkalarının önünde konuşmaktan kaygı duyarlar.

-Yetersizlik ve kendilerine karşı hoşnutsuz düşünceleri vardır.

-Sosyal ortamlardan kaçınırlar.

-Mahcup olmaktan korkarlar.

-Müzikal ya da sportif performans sergilemekten kaçınırlar.

-Çocuklarda kaygı sadece yetişkinlerle ilişkide değil yaşıtları ile ilişkilerinde de görülür.

-Beğenilmeme veya olumsuz değerlendirilme beklentisinde olabilirler.

-Kekeleme, sesin cılızlaşması ortaya çıkabilir.

-Sosyal ilişkilerden kaçınıp bireysel etkinlikleri tercih etme eğilimi görülür.

Sosyal Kaygının Nedenleri

Genetik yatkınlık, mizaç özellikleri, ebeveyn tutumları, erken dönem bağlanma özelliği, sosyal öğrenme/model alma gibi etkenler sayılabilir.

Sosyal Kaygıyı Azalmaya Yönelik Neler Yapılabilir?

-Psiko-eğitim

-Kişisel kontrol

-Gevşeme ve nefes egzersizleri

-Bilişsel davranışçı terapi

-Maruz bırakma

-Sosyal beceri eğitimi

-Ebeveyn tutumları

Aileye Öneriler

*Çocuğun korkuları hafife alınmamalı, yok sayılmamalıdır.

*Çocukla kaygı yaratan durumlar hakkında konuşulmalı, bu kaygılarla baş edebileceği hissettirilmelidir.

*Çocuğun kaygısına karşı eleştirel ifadelerden kaçınılmalıdır.

*Çocuğa başarılı olabileceği imkanlar yaratılmalıdır.

*Sosyal ortamlarda bulunacağı alanlar oluşturulmalıdır.

sınav kaygısı

Sınava Hazırlanan Kaygılı Çocuğunuza Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısıyla Nasıl Başa Çıkılır?

Sınav kaygısı konusuna geçmeden evvel kaygı ve korku arasındaki farkı açıklamak faydalı olacaktır. Korku; gerçek bir tehlike, tehdit ile karşılaşıldığında yaşadığımız duygudur. Mesela vahşi bir hayvan tarafından kovalandığımızda yaşadığımız duygu korkudur çünkü korkmamız için somut bir neden mevcuttur. Kaygı ise kişiliğimizin tehdit edildiğini zannettiğimizde veya içinde bulunduğumuz durumu stresli olarak algıladığımızda yaşadığımız endişe ve huzursuzluk halidir.

Sınava kaygısı ise bir değerlendirme durumunda sınav sonucuna ilişkin olumsuz düşünce, düşük performans veya başarısızlık yaşanabileceğine dair bireyin yaşadığı bilişsel, duygusal ve fizyolojik tepkileri barındırır.

İzmir’de Çocuk Psikologu ile görüşerek çocuklarda sınav kaygısı ve diğer psikolojik sorunlar için destek alabilirsiniz.

Kaygı orta düzeyde olduğunda kişiye; istek duyma, karar alma, aldığı kararlar doğrultusunda harekete geçme gibi faydalar sağlar. Ancak kaygının hiç olmaması ya da çok yoğun olması bir uzman tarafından müdahale edilmesini gerektirir. Kaygı çok yoğun olduğunda kişinin mevcut potansiyelini kullanamaması, dikkatini odaklamasında zorluklar gibi istenmeyen durumlara sebebiyet vermektedir.

Sınav kaygısı yaşayan çocuklarda amaç; kaygıyı bütünüyle ortadan kaldırmak değil var olan yoğun kaygıyı belli bir düzeyde tutarak kaygıya yenik düşmemektir. Çocuk ve aileler için zorlayıcı bu süreçte bir uzmana başvurmak, uzman ile işbirliği içinde olmak bu süreçle daha rahat baş etmeye büyük katkı sağlayacaktır.

Sınav Kaygısına Neden Olabilecek Bazı Durumlar

-Eleştirilerin yoğun olduğu çevrede yer almak

-Otoriter anne baba tutumları

-Çocuğun çevresindeki kaygılı kişileri model alması

-Yüksek beklenti düzeyi

-Çocuğun sürekli başkalarıyla kıyaslanmalara maruz kalması

-Plansız çalışma alışkanlıkları

-Çocuğun öğrenilmiş çaresizlik yaşaması

Fizyolojik ve Psikolojik Bazı Belirtiler

-Sınav öncesi mide bulantısı, karın ağrısı

-Uykuda güçlükler yaşaması

-Nabız artışı, solunumun hızlanması

-Ellerin terlemesi veya titremesi

-Sınav sonuçlarının hayattaki başarısını ölçtüğüne dair inançları

-Dikkatini toplamada zorlanması

-Sınavlara tam olarak hazırlandığını hissedememesi

-Sınav sonuçları ilan edilmeden önce kendini çok endişeli ve huzursuz hissetmesi

-Sınava girmek yerine dersle ilgili ödev hazırlamayı tercih etmesi

-Düşük not aldığında kendisiyle alay edileceğini, mahcup olacağını düşünmesi

Anne Baba Olarak Çocuğa Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?

*Çocuğun hissettiği duyguları kabul etmek önemlidir.

*Çocuk kaygısı hakkında konuşmaya teşvik edilmelidir. Bu konuşma esnasında çocuğu yargılamadan dinlemek, onunla empati kurabilmek çocuğun kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır.

*Çocuğa kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğu anlatılmalıdır.

*Başarıyı sevginin bir koşulu olarak sunmamak çok kıymetlidir. Çocuğunuza vereceğiniz sevgi koşulsuz olmalıdır.

*Çocuğun sınav sonucundan çok çabası ve emeği takdir edilmelidir.

*Çocuğa önceki başarıları hatırlatılarak kendini yeterli hissetmesi teşvik edilebilir.

*Çocuğun sınava yönelik olumsuz düşünceler yerine olumlu düşünceler geliştirmesine destek olunabilir.

*Çocuktan yeteneklerinin üzerinde performans beklemek yerine daha gerçekçi, ulaşılabilir beklentiler içinde olmak çocuğun kaygı seviyesinin düşmesine katkıda bulunabilir.

Oyun Terapisi Sertifikası, Oyun Terapisi Eğitimi

Oyun Terapisi Çocuklarla Terapi

Oyun Terapisi

Oyun terapisinde çocuklar oyunu kullanarak gelişir, hayata hazırlanır ve kendilerini rahatça ifade ederler. Yaşadıkları problemleri oyun oynayarak canlandırır ve tarif edemedikleri duygularını keşfederler.

Oyun Terapisinin Önemi

Çocukların dili oyun; kelimeleri oyuncaklardır. Çocuğun ruhsal yapısını yakından görmek, varsa patolojilerini saptamak ve iyileştirmek için en etkili yöntem oyun terapisidir. Çocuk oyun yoluyla, baş edemediği duyguları ve yaşadığı zorlukları yeniden canlandırma yaparak deneyimler ve üstesinden gelmeye çalışır. Çocuklarla terapi sürecinde oyun terapisi sıklıkla kullanılır.

Terapinin Amacı

Oyun, hayal ile gerçek arasında bir köprü, çocuğun hayata hazırlanmasında provadır. Oyun terapisi ile çocukların duygularını, temel ihtiyaçlarını, sevgi ve nefretlerini, saldırganlıklarını ve birçok davranışlarının altında yatan temel nedenleri öğrenilebilir, çocukların duygusal dünyalarına girilebilir, sorunlarına yardımcı olunabilir.

Neden Oyun Terapisi?

  • Çocukların kendilerini ifade etmeleri kolaylaşır. Özellikle küçük çocuklarda gelişimsel olarak sözcük dağarcığı yeterli olmadığı için önemlidir.
  • Doğaları gereği çocuklar hareketlidir. Bu nedenle 45 dakikalık bir seans süresi boyunca hareketsiz kalmakta zorlanırlar.
  • Oyun terapi yaklaşımları çocukların hareket etme özgürlüklerini kısıtlamaz
  • Çocuklar, onlar için eğlenceli olmayan etkinliklerden kolayca sıkılabilirler, eğlendikleri etkinlikleri ise sürdürmek isterler.
  • Terapinin devamlılığı açısından oyun terapisindeki eğlenceli etkinlikler oldukça etkilidir.

Oyun Terapisinin Artıları

  • Çocukların duygu ve düşüncelerini daha rahat ifade etmelerine ortam sağlar.
  • Stres ve kaygıyı azaltır, uyum sağlama sürecini hızlandırır.
  • İlişki kurma becerilerini geliştirir. Sosyalleşme aracıdır.
  • Empati ve saygı yeteneklerini pekiştirir.
  • Sosyal ortamı ve ailesiyle olan ilişkilerini güçlendirir.
  • Sorunları çözme ve olumsuz davranışları değiştirmenin eğlenceli bir yoludur.
  • Olumlu benlik algısının gelişmesine yardımcıdır.

Oyun Terapisi uygulamak için oyun terapisi eğitimi almış olmak gerekir.

 

Oyun Terapisi hangi problemlerde uygulanabilir

  • Travmalar ve İstismar (fiziksel, duygusal, cinsel)
  • Bağlanma sorunları / Zorlu Doğum
  • Ayrılık Anksiyetesi
  • Uyku, yeme ve tuvalet problemleri
  • Enürosiz (alt ıslatma) /Enkopresiz (kaka tutma- yapma zorlukları)
  • Kaygılar ve Korkular / Fobiler ve Tikler
  • Seçici dilsizlik / sessizlik
  • Ailevi yaşantıdaki değişiklikler (yakınını kaybetme, ölüm, yas, taşınma vb.)
  • Boşanma sonrası adaptasyon sorunları
  • Kardeş kıskançlığı / Davranışsal gerileme
  • Evlatlık alınma / edinilme durumu
  • Okula başlama ve uyum sorunları / Davranışsal problemler
  • Saldırganlık / Öfke veya Zorbalık, saldırıya uğra(t)mak
  • Düşük öz-benlik saygısı / Sosyal içe kapanıklık
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite (aşırı hareketlilik)/ Dürtüsellik
  • Tıbbi nedeni olmayan bulantılar/baş ağrıları,
  • İletişim problemleri / Sınır koyma sorunu,
  • Gecikmiş gelişim / Fiziksel yetersizlikler

İzmir’de çocuk psikoloğu uzmanlarımız çocuklarla terapi sürecinde oyun terapisi uygulamaktadır.

Oyun Terapisi Eğitimini Kimler Alabilir

  • Psikoloji mezunları ve öğrencileri, PDR mezunları ve öğrencileri, Sosyal hizmet uzmanları ve öğrencileri, Sosyoloji mezunları ve öğrencileri, Çocuk Gelişimi mezunları ve öğrencileri, Özel Eğitim mezunu ve öğrencileri, Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği mezunu ve öğrencileri, Doktorlar, Pedagoglar, Hemşireler oyun terapisi eğitimine katılabilir.

Çocuklarda Altını Islatma

Çocuklarda İdrar Kaçırma

Çocukların bir çoğunda sık görülen altını ıslatma sorunu bir çok farklı problemle ilişkili olabilir. En sık görülen biçimi özellikle de geceleri altına kaçırmak olarak bilinir. Çocukluk çağında yoğun olarak karşılaşılan bu durum, üriner sisteme ait olan bir sorundur.

Çocuklar, 2 ve 4 yaş aralığındayken tuvaletlerini tutabilme özelliğine sahiptirler. Bu durum hem mesanelerinin yeterli gelişmesi hem de tuvalet eğitimlerinin alınması ile var olmaktadır. Çocuklarda idrar kaçırma durumu ise genel olarak mesanelerinin yeterli düzeyde gelişememesi ile oraya çıkan bir sorundur. Bu sebeple de herhangi bir yaş durumu gözetilmeksizin çocuklarda görülebilir.

Çocuklarda altını ıslatma ve idrar kaçırma durumları, farklı yaşlara göre oranlanmaktadır. Bunlar 6 yaşında %10, 5 yaşında %20 ve 3 yaşında %40 olarak ayrılır. Bunun yanında, erkek çocuklarda idrar kaçırma durumları, kız çocuklardaki orana göre çok daha yüksektir. Çocuk, 5-6 yaşındayken idrar kaçırıyor ise, aileler kapsamlı bir şekilde bu sorunu çözmek ile uğraşır. Ancak çocuk 7-8 yaşında da bu sorunu devam ettiriyorsa, genel olarak hekime başvurulma yolu izlenir. Türkiye’de idrar kaçırma sorunu, 7-11 yaş aralığındaki erkeklerde %16, kızlarda ise %11 olarak görülmektedir.

Çocuklarda idrar kaçırmaya dair birçok neden bulunur. Bunlar hem duygusal hem de fizyolojik nedenler olabilmektedir. Ebeveynler, bu sorunları çözüme kavuşturmak için alınan sıvı oranını düşürmeyi ve gazlı içecekleri kesmeyi dener. Eğer sonuç alınamaz ise son aşama olarak uzman bir hekim ile görüşmeye başlarlar. Çocuklarda idrar kaçırma durumlarına sebebiyet verecek olan bazı hastalıklar bulunur. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Gün içerisinde aşırı stresli anlar yaşanması
  • Uyku düzeyinde problemlerin var olması
  • İdrar yolunda bulunan farklı çeşit enfeksiyonlar
  • Kronik olarak var olan kabızlık

Bu durumlara göre bir planlama belirlenir ve uzman pedagoglar ile çözüme kavuşturulmaya çalışılır. İzmir pedagog, yıllardır alanında hizmet veren ve başarılı çalışmalar yürüten bir pedagogdur. Sizler de çocuklarda idrar kaçırma durumu için pedagog İzmir ile görüşebilir ve sağlıklı bir tedavi yolu izleyebilirsiniz.

Çocuklarda İdrar Kaçırma Nedenleri Nelerdir?

Gece saatlerinde altını ıslatan çocuklar, fizyolojik düzeyde altını ıslatan çocukların grubuna girmektedir. Bu durum ile karşılaşan çocuklarda uyku derinliklerinin çok fazla olduğu, mesane doluluğunu fark etmediği ve mesane kapasitesinin olması gerektiğinden daha küçük olduğu görülür. İdrar kaçırma problemi yaşayan çocukların çok küçük bir diliminde ise şeker ya da böbrek hastalıklarının var olduğu görülmektedir. Bu oran %2 ya da %3 olarak bilinir.

Var olan idrar kaçırma durumları, genetik olarak eşdeğer bir durumdur. Eğer ebeveynlerden birisinde altına kaçırma durumu yaşanmış ise, çocukların da yaklaşık yarısında bu durum gözlemlenir. Eğer ebeveynlerin ikisi de bu sorun ile zamanında karşılaşmışsa, çocukların aynı rahatsızlığı geçirme durumu yaklaşık olarak %75 oranındadır.

Aşağıda belirtmiş olduğumuz durumlardan en az birinin dahi var olması, çocuklarda idrar kaçırmanın görülebilmesine neden olmaktadır. Bunlar:

  • Ebeveynlerde de aynı sorunun var olması
  • Mesane kaslarının istenen düzeyde olgunlaşamaması
  • Uykuya dalmadan önce fazla sıvı tüketiliyor olması
  • Böbreklerde ya da idrar yollarında problemlerin var olması
  • Gün içerisinde aşırı stresli olayların yaşanması
  • Duygusal dönemlerden geçilmesi
  • Şeker hastalığının var olması
  • Mesane boyutunun küçük olması
  • İdrar yollarında çeşitli enfeksiyonların var olması
  • Kabızlık durumunun yaşanıyor olması

Bu belirtilerin yanında, yalnızca gündüz görülen idrar kaçırmaların belirtileri de vardır. Bunları da şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kola ve benzeri içeceklerin yoğun olarak tüketilmesi
  • Tuvalete çok az gidiliyor olunması
  • Sürekli stres altında kalmak ve kaygı bozukluklarının var olması
  • Yaşanan kabızlık ile beraber mesanenin üzerinde fazla baskı kurulması
  • İşerken kişinin tüm idrarı yapmıyor olması
  • Mesane boyutunun küçük olması
  • İdrar yolu üzerinde yer alan problemler ve çeşitli enfeksiyonlar

İzmir çocuk pedagog, bu belirtiler ile yaşanan idrar kaçırmalarında destek sağlayan profesyonel bir pedagogdur. Çocuk pedagog İzmir ile iletişime geçerek sizler de profesyonel düzeyde bir destek alabilirsiniz.

Çocuklarda İdrar Kaçırmaya Yönelik Belirtiler Nelerdir?

İdrar kaçırma durumu, başlı başına bir hastalık olarak kabul edilmeden farklı bir hastalığın var olduğuna dair işaretler verebilmektedir. Bu sebepten dolayı da görülen idrar kaçırma durumları ile beraber kesinlikle bir uzmana başvurmanız gerekir. Aile terapisti İzmir, bu idrar kaçırma durumları ile ilgilenen profesyonel bir terapisttir. İzmir aile terapisti ile görüşmeler gerçekleştirerek sorunun asıl sebebine dair bilgiler alabilirsiniz.

Çocuklarda İdrar Kaçırma Tedavi Yöntemleri

Var olan idrar kaçırmaları düzeltebilmek için ilk olarak günlük alışkanlıkları değiştirmek ve yerine yenilerini almak gerekir. Bunu yaparken kesinlikle çocuğa karşı baskılayıcı bir tavır izlenilmemesi gerekir. Aile bireyleri hassas olmalı ve doğru bir şekilde bu değişimi yapmalıdır. Bunun yanında izlenen birçok tedavi yöntemi bulunur. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Düzenli olarak alınan sıvı miktarının belirli oranlar ile azaltılmaya gidilmesi
  • Kişilerin yatma saatinin yaklaşması ile beraber iki saat öncesinden sıvı alımını durdurması
  • İçeriğinde kafein olan içeceklerin içilmesinin bırakılması
  • Uykuya dalmadan önce tuvaletin yapılması
  • Geceleri idrarın yapılması için çocuğun uyandırılması
  • İki saatte bir defa olmak üzere düzenli olarak idrara çıkmak
  • Okula gitme çağında olan çocukların, teneffüs aralarında düzenli olarak tuvalete gitmesi
  • Büyük abdestin her gün ve düzenli olarak yaptırılması
  • Alafranga tuvalet içerisinde idrarı yapmaya özen gösterilmesi

Bu gibi tedaviler, genel olarak işe yarayan tedaviler olarak bilinir. Ancak bunların işe yaramadığı dönemlerde ilaç tedavileri gibi farklı yöntemler de tercih edilebilir. Bu tedaviler arasında alarm terapisi adı verilen bir tedavi de mevcuttur.

Alarm tedavisi sırasında birtakım cihazlar kullanılır. Bunlar, çocuk idrar kaçırdığı anda öter ve çocuğu uyandırır. Büyük bir iyileşme oranına sahip olan bu tedavi yöntemi, genel olarak 8 yaşını aşan çocuklarda tercih edilir.

Aile terapisi İzmir, bu tedavi yöntemleri konusunda başarılı bir yol izlenmesi için sizlere detaylı bilgiler verecektir. İzmir aile terapisi sayesinde edinecek olduğunuz bilgiler, çocuklarda idrar kaçırma durumlarının büyük bir oranda kesilmesi ile sonuçlanır.

İzmir çocuk psikoloğu, tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken çocuğun durumunu detaylı bir şekilde inceler. Bu sayede uygulanan tedavilerde değişime gidilerek yeni yolların izlenmesi de sağlanır. Çocuk psikoloğu İzmir ile iletişime geçerek sizler de çocuklarda idrar kaçırma sorunlarından kısa sürede kurtulabilirsiniz.

Boşanma Sonrası Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Boşanma Sonrası Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Günümüzde yaşanan boşanma davaları ve ayrılıklar, hem çocuklar hem de bireyler için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorunlar ise kişilerin hayatlarında meydana gelen değişikliklerden var olur. Boşanmaların yaşanması ile beraber anne ve babaların arasında geçecek olan diyaloglar, çocukların yaşantısına da direkt olarak etkide bulunur. Eğer var olan diyaloglar olumlu bir seviyede ilerliyor ise çocuk üzerinde de bu süreç olumlu ilerler. Fakat kişiler arasında bu ilişki şiddetli kavgalar ile geçiyor ve olumsuz bir düzeyde seyrediyorsa, ne yazık ki çocuklar üzerinde bırakacağı etkiler de bu yönde olup olumsuz bir şekilde var olur. Çocukların hem annesi hem de babası ile yaşayacak olduğu güzel ilişki, o çocuğun çok daha sağlıklı bir psikolojik düzeye sahip olmasını sağlar. İzmir pedagog, tüm bu süreçler içerisinde profesyonel destek sağlayan bir pedagogdur. İhtiyaçlarınız için pedagog İzmir ile iletişime geçebilir ve çok daha sağlıklı bir sürece sahip olabilirsiniz.

Boşanmaların Çocuk Üzerinde Görülen Etkileri

Anne ve baba arasında yaşanan boşanma davaları, her yaştan çocuk için aynı etkiyi hissettirmez. Bunun sebebi ise, farklı yaş diliminde yer alan çocukların boşanma davalarını çok daha farklı anlamlar ile düşünmeleridir.

Buna bir örnek vermek gerekirse eğer; henüz okula gitmeyen bir çocuk, boşanmanın ne olduğunu bilmediği için herhangi bir anlam yüklemeyecektir. Boşanma sonrasında olumsuz durumlar görüleceği gibi kaygı içerisinde bulunan ebeveynler görülmektedir. Eğer boşanma sonrasında doğru bir yaklaşım izlenirse, bu olumsuz durumlar da görülmeyecektir.

Boşanma davasının gerçekleşmesi ile beraber, ebeveynlerin çocuklarını ihmal etmemesi gerekir. Bu durum, koruyucu nitelik olarak çocuk üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve çocuğun ihtiyacı olan tüm duygu aktarımına sahip olmasını sağlar. Bunun yanında, yine farklı önlemler alınarak çocuğun olumlu durumu korunabilir. Bu önlemleri şu şekilde belirtebiliriz:

  • Ebeveynlerin arasındaki kavgaların minimum düzeyde yer alması ya da çocuğa hissettirilmemesi
  • Çocuğun sosyal düzeyde bir desteğe sahip olması
  • Boşanmalar yaşanmadan önce çocuğun bu boşanmaya psikolojik olarak hazırlıklı hale getirilmesi

Bu gibi faktörler dahilinde çocuklar, çok daha iyi bir boşanma sonrası psikolojik etki deneyimi yaşayacaktır. Tüm zorlukların üstesinden rahatça gelen çocuk, boşanma sonrasındaki yaşamı ile de uyumlu bir hal alır. İzmir çocuk pedagog, çocukların bu durumlar sırasında nasıl yönlendirilmesi gerektiği konusunda yardımcı olan bir pedagogdur. Profesyonel düzeyde bir psikolojik destekte bulunan çocuk pedagog İzmir, tüm süreç dahilinde yanınızda bulunacak ve sürecin en iyi şekilde tamamlanmasını sağlayacaktır.

Boşanma Sonrası Koruyucu ve Risk Faktörleri

Boşanmalar sonrasında görülen birkaç risk faktörü vardır. Bu risk faktörlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Boşanan anne ve babanın arasında yaşanan şiddetli çatışmalar
  • Boşanma sonrasında görülen ekonomik zorluklar
  • Çocuğun velayetini alan kişinin yeni yaşamında uyumsuzluk yaşaması ve zorluklar ile karşılaşması

Tüm bu faktörler, boşanma sonrasında görülebilecek olan risk faktörleridir. Kişilerin bu aşamada yapması gereken ise tüm risk faktörlerini minimum düzeye indirmesi ve koruyucu niteliğe sahip olan faktörleri artırmasıdır. Bunların yanında, boşanma sonrasında var olan durumları çocuğa doğru bir şekilde aktarmak da yine bu risk ve koruyucu faktörleri belirlemektedir.

Çocuklar, boşanma durumları var olmadan önce anne ve babasını her zaman beraber görmüştür. Boşanmanın gerçekleşmesi sonrasında da çocuğun ebeveynlerini beraber görmeyi istemesi, sürecin en normal isteklerindendir. Bu süreç, saygı ile bakılması gereken bir süreçtir. Koruyucu faktörler dahilinde sürecin içerisine dahil olmak ve tüm boşanma durumlarını alıştırarak anlatmak gerekir. Bu durum, çocuğun zarar almaması için önemlidir.

Aile terapisti İzmir, tüm süreç içerisinde yanınızda olan ve size akıl danışmanlığı yapan bir kliniktir. İzmir aile terapisti sayesinde çok daha akıllı bir sürece sahip olabilirsiniz.

Boşanma ile Beraber Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Boşanmaların gerçekleşmesi ile beraber, ebeveynler çocuklarına karşı yine olumlu bir yaklaşım izlemelidir. Bu yaklaşımların nasıl olduğu, çocuğun güvensizlik ve kaygı gibi durumları yaşayıp yaşamayacağının da belirleyicisidir. Eğer iyi bir yaklaşım ile hareket edilirse, çocuğun hayatında bu gibi olumsuz durumların görülmesi riski de minimuma indirilir. Ebeveynler, çocukların kafasındaki düşünceleri önemsemeli ve onları rahat hissettirerek tüm duygu ve düşüncelerini dile getirmesini sağlamalıdır.

Meydana gelen boşanmalar ile beraber, çocukların kafasında nasıl bir hayat yaşayacağına dair düşünceler meydana gelir. Bu durum ise kaygı bozukluklarının ve aşırı stresin oluşmasına sebep olmaktadır. Kaygı bozuklu gibi sorunların meydana gelmemesi için ebeveynlerin çocuklarına karşı ilgili olması ve çocukların beklemiş olduğu cevapları vermesi gerekir. Çocukları bu süreç hakkında bilgilendirmek, en önemli faktörlerden birisidir.

Boşanmalar sonrasında çocuklar üzerinde bulunan karar verme yetkileri, çocuklar arasında zorlayıcı bir durum olarak görülerek olumsuz bir şekilde karşılanabilir. Bu olumsuz yaklaşım ise beraberinde kararsızlık yaşayan bir çocuk getirir. Bu sebepten dolayı da ebeveynlerin doğru bir gelişim dönemi planlaması yapması gerekmektedir. Boşanmaların meydana gelmesi ile beraber her iki ebeveynde çocukların ihtiyaçlarına cevap vermeli ve bu ihtiyaçlara göre hareket etmelidir.

Boşanmaların gerçekleşmesi ile beraber ebeveynlerin sorumluluklarını unutmaması gerekir. Bu sorumluluklar dahilinde yine çatışmalar yaşanabilmektedir. Bu fikir ayrılıkları konusunda çocuğa danışılarak fikri alınabilir. Ancak bu durumlar içerisinde çocuğun uygun bir gelişim döneminde olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bu işlemler yapılırken çocuk ve ebeveynler arasında herhangi bir laf taşıma durumu olmamalıdır. Bu durumlar, direkt olarak çocuğun ebeveynlere karşı öfke hissetmesine sebep olmaktadır.

Aile terapisi İzmir, boşanmaların gerçekleşmesi ile beraber çocuklara karşı nasıl bir yaklaşım içinde olunması gerektiğini ailelere anlatmaktadır. Bu sürecin çocuklar üzerinde büyük bir etkisi bulunur. Bu sebepten dolayı da aileler İzmir aile terapisi ile hareket etmeli ve bu süreç içerisinde yalnız kalmamalıdır.

İzmir çocuk psikoloğu, süreç içerisinde çocuğun tüm ruh halini anlayabilecek bir düzeydedir. Hangi durumlarda nasıl hareket etmek gerektiği ve çocuğa nasıl bir yaklaşımda bulunması ile alakalı ailelere fikirler verecek ve bu sayede çok daha sağlıklı bir boşanma sonrası sürecin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Çocuk psikoloğu İzmir ile konuşarak, çok daha olumlu bir seyir izleyen boşanma süreçlerine sahip olmayı unutmayın.

Çocuklarda Tırnak Yeme

Çocuklar Neden Tırnaklarını Yer?

Çocuklarda Neden Tırnaklarını Yer?

Küçük çocuklar, farklı sebeplerden dolayı sürekli olarak tırnaklarını yiyor olabilmektedir. Bu sebepler meraktan, canının fazlasıyla sıkılıyor oluşundan, var olan stresten, bu hareketi alışkanlık edinmesinden ya da bir başkasını taklit ediyor oluşundan dolayı oluşabilir. Bunun yanında, tırnak yeme durumu gerginlikten kaynaklanan da durumlar arasında yer alır. Eğer çocuğunuz kendisini çok fazla gergin hissediyorsa bu durumlarda tırnaklarını yiyebilmektedir. Bu durumlar dahilinde İzmir pedagog ile iletişime geçebilir ve kısa sürede çözüm için muayene olabilirsiniz.

Tırnak yeme alışkanlığının yanında benzer nitelikte olan alışkanlıklarda vardır. Başparmak emmek, saçları ile oynamak ve dişlerini fazlası ile sıkarak gıcırdatmak bunlardan bazılarıdır. Tırnak yeme ve bu gibi durumlar, çocukluktan sonra da devam ederek yetişkinler arasında da sürekli olarak görülebilir. Ebeveynler genel olarak çocukların gelişim dönemindeki stresli zamanları fark edemedikleri için bu gibi durumların da önüne geçmekte zorlanırlar.

Çocuklarınız gün içerisinde çok fazla olmayacak ve kendisine zarar vermeyecek seviyede tırnaklarını yiyebilmektedir. Bu gibi durumlar genel olarak televizyona bakarken ya da sınav gibi durumlar esnasında olur. Yalnızca bu zaman dilimleri içerisinde tırnaklarını yiyorsa endişelenmenize gerek yoktur. Bu durumlar bir zaman sonra kendiliğinden son bulacak ve sizin de çocuğunuz üzerindeki endişeniz son bulacaktır. Ancak bu son bulma işlemi gerçekleşmez ve çocuğunuzun tırnaklarını yeme süreci farklı zaman dilimlerine de yayılırsa, bu gibi durumlarda hemen bir uzmana danışmalısınız. Pedagog İzmir, bu gibi durumlar dahilinde size yardımcı olabilecek olan en iyi profesyonellerdendir.

Tırnak Yiyen Çocuklar İçin Ne Yapılabilir?

Tırnak yeme durumları sırasında çocuklarınızı dinlemeniz ve neden bu eylemi gerçekleştirdiğini anlamanız gerekir. Uzmanlar bu durumlar esnasında çocuğunuzu fiili olarak durdurmanızın doğru olacağını söylüyor. Ancak bunun yanında çocuğunuzun neden bu eylemi gerçekleştirdiğinin öğrenilmesinin de ne denli bir öneme sahip olduğu belirtilmektedir. Çocuklarınızın bu eylemi neden dolayı yaptığını öğrenemezseniz kesin ve uzun süreli bir çözüm bulamazsınız.

Küçük yaştaki çocuklarınızın bu tırnak yeme eylemini neden yaptığını öğrenmişseniz, bu durumlar ile ilgili onunla konuşabilirsiniz. Bu durumlar genel olarak çocuklar üzerinde büyük etki yaratacak olan durumlardır. Boşanmalar, tartışmalar ve yeni bir okula geçmek gibi faaliyetler bu gibi durumlara örnek olarak gösterilebilir. Çocuk üzerinde tırnak yeme olayının kolay olmadığı bilinir. Bu durumun neden olduğunu öğrenmek için ona birkaç blöf yaparak oyun haline getirebilirsiniz. Örnek olarak, çocuğunuz tırnaklarını yerken “Ben senin neden tırnağını yediğini biliyorum, senin canın derslerine sıkkın” diyerek ondan aslında var olan doğru cevabı vermesini sağlayabilirsiniz. Bu durumda çocuğunuz “Hayır yanlış biliyorsun” diyerek size asıl doğru cevabı verebilmektedir.

Tırnak yeme olayları esnasında, çocuğunuza bağırmak ya da azarlamak herhangi bir fayda sağlamayacaktır. İzmir çocuk pedagog da bu gibi durumları asla tasvip etmez. Çocuklarınıza bu şekilde davranmak onların tırnak yeme alışkanlıklarını asla durdurmayacaktır. Bilinçsiz bir şekilde yapılan bu eylemin net bir şekilde durdurulabilmesi için öncelikle bunun altında yatan nedeni öğrenmeniz ve diyalog ile bir çözüm yolu bulmanız gerekir. Aksi durumda yapılacak olan şeyler asla çocuğa yardımcı olmayacaktır.

Çocuğunuzu bazı durumlarda uyarabilir ve küçük yasaklar koyabilirsiniz. Örnek vermek gerekirse eğer, yemek yerken ya da salon içerisinde otururken tırnakların yenmemesi bunlar için güzel bir seçenek olacaktır. Çocuğunuz bu alanlar içerisinde tırnaklarını yememeye çalışacağı için de aslında bir farkındalık ortaya çıkacaktır. Bu aşama içerisinde dikkat etmeniz gereken tek husus, belli bir süre sabrederek sonrasında bir anda sinirle çocuğunuza karşı kötü bir tavır ortaya koymamanızdır. Bir anda bağırarak bunları dile getirmek, iki taraf içinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Çocuklarınız için ne kadar iyi niyetli düşünürseniz düşünün, onlara karşı bu denli kötü davranışlarınız çocuğun çok daha fazla stresli olmasına ve tırnaklarını çok daha fazla yemesine sebep olacaktır. Bu gibi durumların önüne geçebilmek için ellerini yoğun olarak yıkamasını ve de tırnaklarını sürekli olarak kesmesini önerebilirsiniz. Bu durumlar içerisinde çocuğunuz kendisini bir cezanın ortasında hissetmeyecektir. Bununla beraber, ceza vermediğinizi anlayan çocuklar yardım için yine sizlerle rahatlıkla iletişime geçebilir. Bu da çözüm arayışı içerisinde çok daha güzel bir noktaya gelinmiş olduğunu gösterir.

Okul çevresi, bir çocuğu en çok stresli hissettiği anlardan birisidir. Bu stresli anlardan sonra da genel olarak çocuklar tırnaklarını yerler. Okulda oluşan durumlar ve arkadaşlarının onunla dalga geçiyor oluşu, çocuğunuzun direkt olarak size gelerek yardım istemesine sebep olabilir. Bu gibi durumlar, çocuğunuzun bu alışkanlıktan vazgeçmesi için mükemmel fırsatlardandır. Bunları değerlendirmeli ve yardım için size gelen çocuğunuza farklı çıkış yolları göstermelisiniz. Bu sayede sizleri dinleyecek ve verecek olduğunuz doğru yönlendirmeler sayesinde tırnaklarını yemeyi bırakacaktır. Çocuk pedagog İzmir, bu konularda profesyonel bir hizmeti size sunar. Çocuğunuzun tırnaklarını yemesini bıraktırmak istiyorsanız İzmir çocuk psikoloğu ile irtibata geçmeyi unutmayın. Bilimsel çalışmalara ve deneyimlere dayanan yardımları sayesinde kısa süre içerisinde büyük etkilerin görülebilmesi mümkündür. Bu sayede sizler de kendinizi yalnız hissetmeyecek ve çok daha profesyonel bir yardım ile hareket edebileceksiniz.

Hangi Durumlarda Aileler Endişelenmelidir?

Tırnak yeme işlemleri sırasında, çocukların elleri zarar alıyor ve kanamalar yaşıyor olabilir. Bu gibi durumlar stresin ve başka faktörlerin aşırı şekillerde hissedildiği zamanlardır. Bunların yanında, çocuklar bir diğer aşama olarak uyumakta zorlanma gibi durumlarla da karşılaşabilir. Ebeveynler olarak erken bir önlem almalı ve çocuk psikoloğu İzmir ile görüşerek kısa sürede randevu almalısınız. Profesyonel bir yardım sunan bu hizmet, çocuğunuz için en iyi yolları tercih ederek sizi de bu uğraştan kurtarmış olacaktır.

oyun terapisinin çocuklar üzerinde etkisi

Oyun Terapisinin Çocuklar Üzerinde Etkisi

Oyun terapisi çocuklar için kullanılan bir terapi çeşitidir. Çocuklar bazı durumlarda duygularını göstermek için yeterli zihinsel, bilişsel ve sosyal beceriye sahip olmayabilirler. Bu seanslar normal bir oyun gibi görünse de aslında bundan çok daha fazlasıdır. Oyun terapisi bir nevi çocuğun, kendisini daha rahat ifade edebilmesinin oyun ve oyuncaklarla sağlanmasıdır.

Yetişkinler gibi her şeyi anlatamayan ve ihtiyaçlarını söylemeyen çocuklar için oyun terapisi özel bir terapi çeşitidir. Dolayısıyla bu şekilde duygularını daha açık anlatabilir ve yaşadıkları bir sorun var ise, o problemin çözümü amaçlanır. Bununla beraber çocuğun kişisel gelişimine katkı sağlayarak ona birçok şey kazandırır.

Bu terapi yöntemi çocuğa, oyun yolu ile özgüven ve cesaret katarak, içe kapanıklığı ortadan kaldırır. Ek olarak çocuğun yaşadığı travmatik olayların üzerinde bulunduğu etkileri azaltır. Çocuğa güven duygusunu ve uyum becerisini tekrardan kazandırır. Bunlara ek olarak;

  • Bazı durumlar karşısında daha fazla sorumluluk alabilme eğilimine sahi olurlar.
  • Yaratıcı problem çözme becerileri geliştiriler.
  • İnsanlarla empati yapma ve saygı duyma eğiliminde bulunurlar.
  • Kaygı azalır
  • Aile ilişkileri gelişir ve sosyal becerileri artış gösterir
  • Kendilerine olan saygı gelişim gösterir.

Oyun Terapisi Ne Zaman Tercih Edilmeli?

Çocukta aşağıdaki maddelerde bulunan durumlardan birisi bile gözlemleniyor ise, çocuğun problemi çok büyümeden oyun terapistine başvurmanız gerekmektedir. Bu durumların çözümü için oyun terapisi sıklıkla 2 ve 11 yaş aralığındaki çocuklara uygulanmaktadır. 2 yaş aralığı genellikle çocuğun oyun oynamaya başladığı dönemdir. 11 yaşından büyük çocuklar da bazı durumlarda yaşadığı probleme göre oyun terapisi tercih edebilir.

  • Herhangi bir sebepten dolayı travma
  • Şiddet veya cinsel istismar varsa
  • Aile içerisinde meydana gelen ayrılık ya da kavga
  • Konuşmama
  • Uyum problemi
  • Evlatlık durumu
  • İçe kapanıklık ve özgüvensizlik
  • Sebepsiz korkular
  • Ebeveyn kaybı
  • Kardeşlerinden birini kıskanma
  • Uyku, tuvalet, yemek yeme problemleri
  • Saldırganlık, agresif ve kızgınlık belirtileri
  • Hiperaktivite ve dikkat eksikliği
  • Öğrenmede zorluk çektiğinde
  • Endişe ve depresyon belirtileri
  • Aile tarafından ihmal edilme
  • Okulda veya sınıfta arkadaşları ile problemli davranışlar sergilediğinde
  • Otizmli çocuklarda
  • Anne ve babanın boşanması veya yakın bir aile bireyinin vefat etmesi hallerinde

Oyun Terapisi Teknikleri

Oyun terapisi seansı haftada 1 şeklinde ortalama 30-60 dakika süreyle yapılmaktadır. Ebeveynlerin merak ettiği sorulardan biri ise oyun terapisi kaç seans sürer? Sorusu olmaktadır. Buna bağlı olarak çocuğun kaç seansa ihtiyacının olduğu, terapiye ne derece iyi yanıt verdiğine bağlı olarak değiştiğini söylemek doğru olacaktır.

Oyun terapisinde seanslar, genellikle çocuğun kendini huzurlu ve güvenli hissettiği ortamlarda gerçekleşmektedir. Terapinin gerçekleştiği oda ve oyuncaklar özel olarak seçilmektedir. Oyuncakların ve materyallerin hepsi birbirinden farklı manalar taşımaktadır. Oyun esnasında günlük yaşantısında ifade etmekte zorlandığı duyguları rahatça ifade edebilmesine aracı olur. Oyun terapisi teknikleri ise genel olarak şu şekildedir:

  • Su ve kum oyunları
  • Lego oyunları
  • Sanat ve el işleri
  • Dans ve daha yaratıcı hareketler
  • Kukla, maske oyuncak hayvanlar
  • Öykü anlatımları
  • Çocuğun bir kâğıda resim çizerek veya sorular sorarak ilerlemesi istenebilir. Çocuğun bireysel haline bağlı olarak yukarıda bulunan bir oyun yöntemi tercih edilir. Çocuğun tanınması ve sorunlar ile nasıl başa çıktığını görmek, ona bu konuda yardımcı olmak için büyük rol oynar.
  • Çocuğun birden fazla oyuncaklar ile ne tür etkileşimde bulunduğu ve davranışları seanslar arasında çok şeyi ortaya çıkarabilir. Oyun bu konuda yatıştırıcı bir mekanizma olarak, iyileştirici ve sorun çözücü olarak kullanılabilir.

Oyun terapisi eğitimi hakkında detaylı bilgi için https://www.psikoaktif.com/event/oyun-terapisi-egitimi/ sayfamızı ziyaret edebilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Oyun Terapisi Uygulayıcı Eğitimi

Oyun Terapisi Çocuğa Ne Kazandırır?

Çocuklar kendilerini bir yetişkin gibi rahat ve anlamlı şekillerde ifade edemezler. Onların en özgür oldukları, rahat oldukları ortamlar oyun ortamlarıdır. Kendilerini ifade etme ve hayatı anlamlandırabilme yolları da şüphesiz oyunlar ve oyuncaklardır. İç dünyalarında yaşadıkları duygu durumlarını (öfke, kıskançlık, yalnızlık, korku vb.) oyunlarına yansıtırlar. Çocuklar oyuncakları tutuş şekli, oyuncaklara davranış şekli ve kurduğu oyunlar ile kendilerini anlatır aslında. Oyunlar çocuğun dilidir diyebiliriz. Bu oyunları doğru bir şekilde anlamlandırmak ise oyun terapisi ile mümkündür.

Oyun Terapisi Nedir?

Çocukların davranış biçimlerini anlayabilmek onları doğru yönlendirebilmek için oyun terapisi önemli bir detaydır. Bu davranışları anlamlandırmak için kullanılan yöntemlerden biri de oyun terapisidir.

Oyun terapisi, çocukları ve onların kendilerini oyunla ifade etmelerini bir uzman yardımıyla anlayabilmektir. Terapist bir dedektif gibi çocuğu ve oyununu gözlemleyerek çocuğun her hareketini anlamlandırır. Çocuğun belki bir durumu, olayı veya kendisini anlatma çabasına karşılık verir. Terapist tüm bunları yapabilmek için öncelikle çocuğun güvenini kazanmalıdır. Çocuk güvenli ortamında rahatça duygularını oyuna yansıtabilir. Bu güvenli ortamda tutarlı davranmak ve belli sınırlar çizmek gerekir. Terapist oyun terapisi sürecinde aile, çocuk bakımında yer alan yetişkinler ve gerekirse öğretmenleri ile iş birliği halinde olmalıdır.

Oyun Terapisi Hangi Çocuklara Uygulanır?

Çocuklar, oyuncakları ile oynamaya ve dış dünyaya karşı farkındalıkları geliştiklerinde oyunları anlam kazanmaya başlar. Oyunlarına kaygı bozuklukları, kardeş kıskançlığı, uyum sorunları, duygusal problemler, uyku sorunu, alt ıslatma, altına yapma, okul problemleri, ebeveyn ile iletişim sorunları, istismar, şiddet, taciz, yalnızlık, özgüven sorunları ve genetik bazı sorunlarını yansıtırlar. Bu sorunları oynadıkları oyuna yansıtabilmeleri de 2 yaşından itibaren başlar.

2-12 yaş aralığındaki çocuklar kendilerini en rahat şekilde oyun oynarken ifade ederler. Bu yaş aralığındaki çocuklar için oyun terapisi etkili bir yöntemdir.

Oyun Terapisi Neden Gereklidir?

Çocukların kendilerini bir yetişkin gibi koltukta oturarak, yaşantılarını ve duygularını anlatmalarını bekleyemeyiz.

Oyun terapisi, çocukların dilinden kendi dünyalarını anlamanın en etkin yoludur. Çocuk seans sırasında bir yandan oyun oynayarak eğlenirken bir yandan da terapiste sesini duyurmaya çalışır. Örneğin çocuk terapi esnasında terapiste karşı agresif tavırlar sergiliyorsa ve silah, kelepçe, askerler vb. gibi oyuncaklara yöneliyorsa bu çocuğun agresif duygularının boşaltılmasını sağlar. Aynı zamanda çocuğun bu davranışların kök nedeni ebeveynler ve aile büyükleri ile araştırılıp bir çözüm ve iyileştirme yolu bulunur. Terapi esnasında sınırlar koymak da çocuğun kendini kontrol etme alışkanlığı geliştirmesini sağlar. Terapist tutarlı davranarak bu davranışların da kontrol altında olmasını sağlar. Bu nedenle Oyun Terapisi çocukları onların yöntemleri ile anlamanın en sağlıklı yoludur.

Oyun Terapisi Çocuklara Ne Kazandırır?

Oyun terapisinin çocuklara neler kazandıracağı şu şekilde sıralanabilir…

  • Çocukların gelişimi esnasında yaşadıklarını, karşılaştığı sorunları ve duygularını anlamayı sağlar.
  • Çocukların kendilerini tanımalarını, kendi duygularını keşfetmelerini ve duygularını kontrol edebilmelerini sağlar.
  • Çocukların özgüven sorunlarının çözmesine yardımcı olarak onların daha sağlıklı bireyler olmalarında çok büyük rol oynar.
  • Oyun terapisi ile çocuklar ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak kendilerini daha iyi ifade edebilirler.

Terapi uygulanan çocukların problemlere yaklaşımı gelişir ve problem çözebilme yetileri artar. Çocukların iç dünyalarındaki çatışmalarını kontrol altına alabilmelerini ve onların gelecekte sağlıklı birer bireyler olmalarını sağlar.

Oyun terapisi eğitimi hakkında detaylı bilgi almak için https://www.psikoaktif.com/event/oyun-terapisi-egitimi/ sayfamızı ziyaret edebilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Çocuklarda Ayrılma Kaygısı Bozukluğu

Ayrılma Kaygısı Bozukluğu

Ayrılık Anksiyetesi

Ayrılma Kaygısı Bozukluğu kişinin gelişim sürecinin dışında bağlandığı insandan ayrıldığında yüksek strese maruz kalmasıdır. Bu yazıda Ayrılma Kaygısı Bozukluğunun belirtilerinden, Ayrılık Anksiyetesinden, tedavilerinden, sebeplerinden ve önlemek için neler yapılması gerektiğinden ve özellikle çocuklarda ayrılma kaygısından bahsedilecektir.
Devamı