Kategori: <span>Ergen</span>

Ergenlik Sorunları

Ergenlerde Özgüven Gelişimi

ERGENLERDE ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

Özgüven, bireyin kendisini değerli ve yeterli hissetmesi yani kendisinden memnuniyet duymasıdır. Kişinin bu memnuniyeti, çevresiyle ilişkilerine de yansır ve bu sayede değerin karşılıklı hale gelmesi sağlanabilir. Birey önce kendisine yönelik olumlu duygular beslemeyi öğrenmelidir, kendisini olumlu duyguları hak eder bulan birey,çevresiyle paylaşımlarından da doyum sağlar ve iyi hisseder.

Çocuk, doğduğu veya dünyayı tanımaya başladığı ailede, kendisine yönelik hangi tutumlar içerisinde büyüdüyse buna göre dünyasını şekillendirmeye başlar. Desteklenen, sevgi ve ilgi ihtiyacı karşılanan, kendisini değerli hisseden, ailesi tarafından kabul gören çocuk, erişkinlik dönemine kendisini seven ve değerli hisseden olarak başlar, bunlar da çocuğun kendisine güven duymasına kaynaklık eder.

Küçük yaşlardan itibaren bazı tercihlerde bulunma, seçim yapma gibi ihtiyaçlarımız ortaya çıkar. Çocuklar da, benliklerinin farkında olmaya başladıklarından itibaren sorular sormaya ve cevaplarını bulmaya çalışırlar, bu cevapların karşılığını da en güvendikleri kişiler yani anne ve babalarında ararlar. Bu nedenle anne ve baba, bir çocuğun özgüven gelişiminde oldukça önemlidir. Bazen özellikle de babalar, çocukların özgüveninin desteklenmesi konusunda annelerden daha önde olabiliyorlar. Çünkü çoğunlukla anneler yaşanabilen olumlu veya olumsuz birçok durumda, babalara oranla daha duygusal yaklaşma eğiliminde olabiliyorlar. Peki ebeveyn veya bakım veren, çocuğa nasıl davranmalıdır?

AİLELER NELER YAPABİLİR?

  • Ebeveynler genellikle çocuk ve çocuklarından beklenti içerisinde olabiliyorlar, bu beklentiler çocuklarının potansiyellerine göre olmalı, gerçekdışı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
  • Çocuk, sınırların, görev ve sorumlukların belirgin olduğu ve tüm bunların ihlal edilmemesi konusunda özen gösterildiği bir aile ortamında büyütülmeye çalışılmalıdır.
  • Çocuğun sevgi ve değer ihtiyacı karşılanmalı, ailede olumlu duyguların paylaşımının yeterince yapılıp yapılmadığına bakılmalıdır.
  • Çocuğun okul hayatında başarabildiği dersler kadar, başaramadığı yetersiz kaldığı alanlarda elbette olacaktır. Bu durumlarda, çocuğun başarılı olduğu alanları ön plana çıkarmaya ve bunun gelişimini desteklemeye özen gösterilebilir. Çocuğun başarısızlık gösterdiği derslerdeki problemlerinin ne olduğunu da yine ebeveynleri veya bakım verenleri çocukla konuşarak, çocuğu gözlemleyerek bulabilmeli ve bunun için ne yapabilecekleri aile içerisinde konuşulabilmelidir.
  • Çocuklar elbette yaşadıkları güzellikler kadar sorunlarda yaşayabilirler, çocuk bir sorunla karşılaştığında ebeveynleri olarak çocuğun sorunu tanımasına ve bununla kendisinin de baş edebileceğine inanmasına izin verebilmelidir. Çocuk, sorunu karşısına alabilmeyi öğrenebilmelidir.
  • Çocuklar, ebeveynlerinden gördükleriyle öğrenmelerini sağlarlar. Aileler, problem çözme becerilerini, çocuklarına göstermeye çalışabilir. Çocuklar, problemlerinin üstesinden gelmeye çalışırken, ebeveynlerin gözden kaçırmaması gereken nokta, ‘Çocuklar her zaman ebeveynlerinin arkasında durduklarını bilmeye ihtiyaç duyarlar’. Bu nedenle çocuktan görünmez ama hissedilir desteği esirgememeye özen gösterilmelidir.
  • Çocukları başarısızlıklarla karşılaştıklarında, ebeveyn veya bakım verenleri tarafından bazen tekrar denemeye cesaretlendirebilmeli, bazen de durumu olumsuz haliyle kabul etmelerine yardımcı olunabilmelidir.
  • Çocuklar, duygularını tanıyabiliyor mu? aile içerisinde konuşulabilir. Ailede herhangi bir problem oluştuğunda mutlaka aile üyeleri arasında küçük toplantılar yapılarak, konu hakkında her üyenin duygu ve düşüncesi paylaşılarak, birbirlerinin ne düşündükleri ve hissetiklerinden haberdar olmaları sağlanabilir.
  • Çocuklar, haklı oldukları durumlarda haklılıklarını gerekçeleriyle birlikte duymalı, haksız oldukları durumlarda da yine yapılan hatanın nasıl telafi edilebileceği üzerine ebeveynleri veya güvendikleriyle konuşulabilmelidir.
Aile ve Çiftlerle Görüşme Teknikleri Eğitimi

Ergenlik Sorunları

ERGENLİĞİ ANLAMAK

Hızlı bedensel, duygusal, ruhsal, sosyal değişiklikleri içinde barındıran dönemin adıdır ergenlik. Ergenlik, bireyde fırtınalar kopartan, uzun, inişli, çıkışlı bir dönemin adıdır. Her birey için farklı yoğunlukta geçerken, genelde 9-21 yaş arasındaki bireyleri kapsar. Kızlarda ergenliğe giriş yaşı, erkeklere oranla daha erkendir. Kızlar nadiren 9 yaş olmak üzere, genelde 11 yaşından 21 yaşına kadar bu dönemin içerisinde yer alıyor sayılabilirler. Erkekler ise erkeklerde nadiren 11 yaş olmak üzere genelde 13 yaşından 22 yaşa kadar bu dönemde sayılabiliyorlar. Verilen bu yaş aralıkları genele bakılan yaşa aralıkları olmakla beraber, her birey için ergenliğe giriş yaşı ve sonlanma yaşı, durumlara göre değişiklik gösterebilir. Dönem içerisindeki her yaş, çeşitli özellikleri beraberinde getirir ve bireyde değişimlere yol açabilir.

Ergenlik kültürden kültüre, köyden kente, ailelerin tutumlarına göre ve yaşanılan coğrafyanın iklimine kadar farklılıklar gösterirken, bireysel özellikler ergenliğin şekillenmesinde çok önemli rol oynar. Ergenlik dönemi, yetişkinliğe geçişten önceki son aşamadır. Bu aşamayı her birey öyle veya böyle bir şekilde yaşar, önemli olan yaşanan dönemin nasıl olacağı, nasıl sağlıklı geçirilebileceğidir. Bu dönemin sağlıklı geçip geçmeyeceği, bireyin kendisi, içinde bulunduğu çevrenin şartları ve çevrenin kendisine karşı tutumlarıyla yakından ilişkilidir. Bu olgunlaşma dönemi, bireyin gelecekteki yaşantısına şekil verdiği en önemli dönemdir. Bu dönemde alınan kararlar genellikle bireyin bundan sonraki hayatını olağanüstü etkiler durumdadır. Ergenin bir içine dönük dünyası, bir de bu dünyanın dışarıya yansıması vardır. Bazen bu yansıtmalar, önce ergenlik dönemindeki birey için sonrada ergenin etrafındakiler için kaos yaratabilirken, bazen ergenin rahatlamasını ve kendisini anlaşılır hissetmesini sağlayabilir.

ERGENLİK DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  • Bu dönem ergenin değişim ve gelişim dönemidir. Bugüne kadar kendisinde oluşturmaya çalıştığı tüm düşünceleri, değerleri yeniden sorgular. Bu dönem, ergenlik dönemindeki birey için adeta bir keşif dönemidir.
  • Ergen için yaşadığı gerçek dünyanın dışında, kendisine oluşturduğu daha soyut bir dünyası vardır ve kendi dünyasına iç yolculuğa çıkmak için, bu dönem en iyi fırsattır. Ergen bu dönemde kendisini aramakta, bu yolun sonunda kendisini tüm yönleriyle bulmuş ve tanımış olmak ister.
  • Ergen bu dönemde özellikle duygusal anlamda uç noktalarda olabilir. Ya çok mutlu ya da depresif halde olabilirken, bazen ani tepkiler verip bazen de tüm sakinliğiyle bir yetişkin tavrı sergiliyor olabilir.
  • Bu dönem ergen için bağımsızlık dönemidir ve kendi kararlarını sadece kendisi alıp, uygulamak ister. Tüm bunlar olurken aile veya arkadaş desteğini arkasında buluyor olmaktan mutluluk duyar. Ergenlik döneminde, duygusal destek ergenin kendisi için inanılmaz değerlidir. Öz saygısını geliştirmek ve özgüvenini arttırmak ister, sağlanan destekler bu amacına ulaşmasında kolaylıklar sağlar.
  • Ergenlik dönemindeki birey, bazen sadece farklı bir davranışta bulunmak için olsa dahi, eleştirel olmaya çalışabilir. Özellikle sözünün en çok geçtiği kişilere, yani ailesine veya en yakınındakilere olabildiğince eleştirel gözle yaklaşır, bazen fikirleri desteksiz olsa dahi, ailesine veya bir başka yakınına karşı çıkmış olabilmek için dahi sonsuz destekler. Bunu yaparken bazen oldukça kırıcı olabilir.
  • Bu dönemde ergenlerde fiziksel büyümeler, beklentileri dışında veya beklediklerinden daha hızlı gerçekleştiği için ve buna alışmak bazı durumlarda oldukça zor gelebilir. Bu nedenle ergende çeşitli sakarlıklar görülebilir ancak zamanla ergen bu durumu sindirir ve alışır. Tüm bunlar için ergenin sabır ve zamana ihtiyacı vardır.
  • Ergenlik dönemindeki bireylerde aşırı yeme davranışları görülebilir çünkü ergen vücudu bu dönemde inanılmaz enerji harcar.
  • Ergenlik dönemindeki birey için çevre ve çevrenin fikirleri, onun hakkında düşündükleri çok önemlidir. Bu nedenle arkadaşlarının ne düşüneceğine göre davranışlarda bulunur, gruplaşmaların mağduru olamamak yani dışlanmamak için, gruplara her ne pahasına olursa olsun dahil olmaya çalışabilir.
  • Ergenin kendisine oluşturduğu dünyasına birini dahil etmek, bu özel alanını birisine açmak oldukça zordur, bu nedenle kişisel gizliliğine ve sınırlarına bu dönemde aşırı önem vermeye başlar.
  • Ergenlik dönemindeki bireyler için rol model olacak kişiler önemli bir yer tutar. Bu dönem kendilerine, fanatik olmak için aday aradıkları dönemdir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE ERGENİN YAŞADIĞI PROBLEMLER

  • Ergenlik dönemindeki bireyler bu dönemde en çok fiziksel görünüşlerinin derdine düşerler. Kız veya erkek için nasıl göründükleri, kendileriyle ilgili geriye kalan her şeyden daha önemlidir.
  • Ergenlik dönemindeki bireyler, dışarıdan gelecek tepkileri, alacakları duygu ve düşünceleri, kendi duygu ve düşüncelerinden çok daha fazla önemserler. Başkalarının ne dediği ve düşündüğü genellikle alacakları kararda, verecekleri tepkilerde en önemli belirleyicidir.
  • Ergenlik dönemindeki bireyler, eğer ebeveynlerinin onu anladığına ikna olmuşsa, hem ev hem de dışarı da olumlu sosyal ilişkiler geliştirebilecektir. Ancak ergen, ebeveynleri tarafından ciddiye alınmayan, duygu ve düşünceleri önemsenmeyen, yaşadığı dönemin özelliklerini dinginlikle karşılayamayan bir ebeveynle birlikteyse, bu dönem sanıldığı kadar kolay veya sağlıklı atlatılamayabilir.
  • Ergenlik dönemindeki bireyler için hem cinsleriyle olduğu kadar, karşı cinsle kurdukları ilişki de her zamandakinden çok daha fazla önem kazanır. Karşı cinsle olumlu bir ilişki geliştirmek için çabalayan ergen, bunun için gereken davranışları sergilerken, dönemin birçok duygusunu bir arada yaşama ihtimaliyle karşı karşıya kalabilir.
  • Ergenlik dönemine girişle birlikte, sorumluluklarını rahatlıkla alabilen veya almaya çalışan bireylerde, şimdi ve gelecek için kaygılanma ihtimali başlayabilir.
  • Ergenlik döneminde hem kız hem de erkek için maddi durum, ailesinin gelir düzeyi oldukça önem arz edebilir. Mali kaynak, ergenin içinde bulunduğu dönem için oldukça önemli bir değer taşır. Ergen, sosyal çevresinde bu sayede bir önem görebileceği inancına kapılabilir.
Ergenlik Sorunları

Tercih Dönemi Stresi ve Baş Etme

Tercih Dönemi Stresi ve Baş Etme

Tercih dönemi, üniversite adayı öğrenciler için oldukça kaygı verici geçen bir dönemdir. Bu kaygı öğrencilerde istenmeyen ve genellikle kontrol altına alınması zor stresleri ortaya çıkarabilir. Tercih dönemi stresi, sınav sonucu belirlenene kadar anlaşılamayan ancak tercih döneminin içine girildiğinde tercih yapacak öğrencilerin oldukça endişeli hale gelmelerine neden olabilen bir dönemdir. Bazı öğrenciler sınava girdikten sonra üzerinden attıkları derin stresi bu dönemde yeniden edinebilirler. Son yıllarda çoğu öğrenci için öğrenim hayatlarındaki en büyük gaye, üniversiteyi kazanmak ve bunu potansiyeline göre en başarılı şekilde noktalamak. Eğitim-öğretim hayatının küçük yaşlardan itibaren öğrencilerde bıraktığı olumlu veya olumsuz izlenimler, öğrencilerin yaş aldıkça sınav ve sonuçlarına yüklediği anlamları etkiler. Bu nedenle genellikle üniversite, öğrencilerin gözünde koca bir buzdağı gibi görünür. Sırasıyla önce üniversiteye hazırlık dönemi, sınav dönemi ve sınav sonrası dönem yani tercih dönemi. Her bir dönemin kendi içerisinde öğrencilere yaşattığı kaygı, endişe, öfke gibi olumsuz duyguları olabilir. Bu duyguların bireyi esareti altına almasıyla, ortaya tercih sonuçlarını etkileyebilecek panik davranışlar çıkabilir. Bu tür davranışlar tercih döneminin oldukça buhranlı geçmesine neden olabilir. Tüm bunların yanında tercih döneminiz bugüne kadar ki öğrenim hayatınızın altın vuruşunu yapacağınız bir fırsat süreci olarak da geçebilir.

Bu dönemde alınacak kararlar geri kalan yaşamınızın ilk basamağını oluşturuyor olabilir, bunu gözen kaçırmamakta fayda vardır. Tüm bunların yanında tercih dönemi  öğrencinin kendi stresi yanında, en az öğrenci kadar ailesini de yıpratan bir süreçtir. Sınava hazırlıkla başlayan bu süreç, ülkemizde tek başına üniversite adayının süreci değildir. Aileler ve öğrencinin yakın çevresi de en az öğrenci kadar sınav ve tercih dönemi kaygısının esiri olabilir.

Peki bu dönemde üniversite adayı öğrencilerinin, yakın çevresinin yapması gerekenler neler?

İlk olarak sakin olmakta ve sürecin planlamasını bir önceki dönemler esas alınarak, tercih dönemine girmeden önce yavaş yavaş yapmakta fayda var. Tercih dönemi öncesi süreci iyi değerlendiremeyen öğrenciler, tercih yapma tarihleri aralığında kendisini en iyi şekilde analiz etmeye çalışarak ilgi ve yeteneklerine göre okul elemeleri yaparak gidebilirler.

Bu dönemde okumayı hedeflediğiniz üniversiteyi veya bölümün bulunduğu herhangi bir üniversiteyi ziyarette bulunabilirsiniz. Üniversite öğretim görevlileri sanıldığı kadar ulaşılmaz değillerdir, kendilerini odalarında veya fakülte içerisinde bulabilir alana yönelik sorular sorarak kaygılarınızı azaltabilirsiniz. Artık neredeyse tüm üniversitelerde şehrin otogar veya havaalanı karşılama alanlarından başlamak üzere kampüs içlerine kadar üniversite tanıtımları ve oryantasyon çalışmaları yürütülmektedir.

Seçmek istediğiniz mesleğin çevrenizdeki temsilcileriyle iş yaşamı koşullarına dair görüşme yaparak, bilgilendirilme sağlayabilirsiniz. Bazı durumlarda seçmeyi düşündüğünüz birden fazla meslek grubu olabilir, bu grupların temsilcileriyle ayrıntılı görüşmeler yaparak kendi ilgi ve yeteneklerinize, gelecek planlamalarınıza göre elemelerde bulunabilirsiniz.

Yaşamak istediğiniz şehir veya şehirlerin koşullarını gözden geçirebilirsiniz. Üniversite yaşamınızın geçeceği şehir, size seçeceğiniz bölümle ilgili ne gibi faaliyet alanları sunabilir, öğrendiğiniz bilgileri pratikte uygulayabileceğiniz alanları yeterli sayıda mı ve bunun gibi pek çok mesleki gelişim için gereken tüm fırsatları size sunabilir mi araştırabilirsiniz.

Tüm bunların yanında sonucun sizi hayal kırıklığına uğratabilme ihtimali de olacağını unutmayın, bu nedenle ikinci bir planınız hatta belki birden çok planınız zihninizin bir köşesinde ayrıntıları belirlenmiş şekilde hazır tutulmalıdır.

Düşünün ki çevrenizde bulunan herkes böylesi buhranlı bir dönemden geçtiler ve bu kaygıyla, kendilerine en iyi gelen yönetimi bularak baş etmeyi öğrendikleri için tercih dönemini daha sağlıklı bir dönem olarak atlattılar. Bu dönemde kendinizi başkasıyla kıyaslamaktan sakınmanızda fayda vardır. Ayrıca çevrenizdeki bireylerden sizi kıyaslamalarına engel olabileceğini düşündüğünüz bir yakınınızla, dönemin sizde yarattığı duygusal, davranışsal problemleri paylaşabilir, bu konuda çevrenin size yansıttığı olumsuzluklara karşı bir perde olmasını rica edebilirsiniz.

Unutmayın; her öğrenci bir bireydir, her birey özeldir. Her başarı veya başarısızlık kişiye özgüdür, yargılanmaz. Her bireyin başarı tanımı, her ailenin çocuğundan beklediği başarılılık düzeyi farklıdır. Ancak her ne olursa olsun başarılı olmanın tanımı tek bir sınav sonucu üzerinden değil, birden fazla durumlar üzerinden yapılır. Sınav sonuçları tüm bunlardan sadece biridir.

Çocuklarda Bilgisayar Bağımlılığı, Telefon Bağımlılığı, Teknoloji Bağımlılığı

1990’lı yıllarda bilgisayar hayatımıza ilk girdiğinde sayılı evde bilgisayar bulunmaktaydı. 2000li yıllara gelindiğinde internet kullanımının da yaygınlaşmasıyla bilgisayar neredeyse tüm evlere girdi. Sadece bilgisayarlar girmekle kalmadı tabletler, akıllı telefonlarda evlerin oturma odalarının yegâne üyeleri oldular. Aileler ev içinde birbirleriyle iletişimlerini cep telefonlarından sağlamaya başladı. Karşılıklı iletişimin olduğu kalabalık gruplar dağıldı. Herkes elindeki sanal dünyada ne kadar çok arkadaşı olduğuyla ilgilenirken gerçek dünyada arkadaşı kalmadığını fark edemez hale geldi. Tüm bunlar teknolojinin kötü bir şey olduğunu göstermez fakat dozunun ayarlamasının ne kadar önemli olduğunu gösterir. Teknoloji iyi yönde kullanıldığında oldukça fayda sağlar.

Sanal dünyanın kalabalık olması, gerçek dünyanınsa daha bireyselliğe dönmesiyle bundan en çok etkilenen grup çocuklar oldu. Önce yemek yemeleri için TV karşısına oturtulan bebekler şimdiler de tablet olmadan yemek yemeyen bebeklere dönüştüler. Bebekken başlayan bu etkileşim yaş ilerledikçe farklı boyutlar almaya başladı. Önce telefondaki veya bilgisayardaki oyunu bırakmak istemediği için okula gitmemekte direnen çocuklar oldular. Oynadıkları oyunlardaki karakterleri gerçek hayatta arkadaşları üstünde deneyerek çeşitli davranışlar ortaya koydular. Biraz daha büyüdüklerinde artık oyun oynamak için okuldan kaçmalara başladılar. En sonunda evde bir sandalye üstünde saatlerce oturup oyun oynayabilir hale geldiler. Ne yazık ki durumlar buraya gelene kadar bazı aileler tehlikenin farkına bile varmamış olabiliyorlar. Oysa çocuk çok daha erken dönemden bunun işaretlerini vermeye zaten başlamış oluyor.

Bütün akşam televizyon karşısında ellerinde telefon, tablet, bilgisayar olan insanların oluşturduğu ailelerde çocukların bundan vazgeçmelerini istemek gerçekçi bir istek olmaz. Ebeveynler öncelikle örnek olmalı ve bazı saatlerde teknolojiyi bırakıp sıcak ve gerçek aile ilişkisinin sağlanması için gerekli adımları atmalılar. Çocuğun neden bilgisayar başında bu kadar çok zaman geçirdiğinin sebepleri araştırılmalıdır.

Çocuklar bazen belli durumlardan kaçınmak için bilgisayarın başına geçerler ve aldıkları yapay rahatlık hissi onları her kaygı durumunda bilgisayarın başına getirmeye başlar. Sadece ilgilenilmeyen çocuklar değil bazen aşırı ilgilenilen çocuklarda interneti bir kaçma yolu olarak görebilir. Bağımlılık gelişmemesi için çocukların bilgisayar başında geçirdikleri süreye dikkat edilmeli ve haftalık 20 saati geçmemelidir.

Çocuklar için internetten daha tehlike olan durum aslında sosyal medyadır. Sosyal medya kontrol edilemez bir mecra olduğu için çocukların kolayca istismar edilebildiği ortamlardan biridir. Aile içinde beklediği ilgiyi ve sevgiyi göremeyen çocuklar bunu sosyal medyadaki sanal kişilerde aramaya girebilir ve kolayca kandırılabilir hale gelebilir. Bu yüzden çocuklarla iletişim kurmak oldukça önemlidir.

Bilgisayarı tamamen yasaklamak hiçbir sorunu çözmeyeceği gibi aile içi iletişim ve çocuğun sosyal hayatına zarar verir. İyi bir planlamayla çocuk hem ders çalışması gereken hem de bilgisayar başında geçireceği zamanı bilir ve bu sınırlar içinde davranmaya başlar.

Eğer çocuğunuzda gözlerde yanma, beden duruşunda bozulma, halsizlik gibi fiziksel belirtilerle birlikte sosyal ortamdan kopma, sanal dünyadaki arkadaşlıklara yönelme, zamanı kontrol edememe gibi durumlar yaşanmaya başladıysa bir uzmandan yardım almanız faydalı olur.

İzmir Çocuk Psikoloğu

ÇOCUKTA ÖZSAYGIYI NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?

Öğrencilerin özsaygı düzeylerinin, onların hem ruh sağlığı hem de okul başarıları üzerinde etkili olduğunu gösteren pek çok araştırına bulgusu vardır. Bu bulguları bir an için bir yana bırakıp öğretmenlerin kendi gözlemlerine başvursaydık, herhalde pek çok öğretmen başarılı öğrencilerinin genellikle kendilerine daha çok güvenen, kendilerine daha çok güvenen öğrencilerinin de daha başarılı öğrenciler olduklarını söyleyeceklerdi. Kuşkusuz kendilerinden hoşnut olan ve kendilerini değerli gören öğrencilerin, kendilerinden hoşnut olmayan ve kendilerini değerli görmeyen öğrencilerden daha başarılı olacakları açıktır.
Devamı

Ergenlerle Görüşme Teknikleri

ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI

Çocuğumuz onaylamadığınız bir arkadaş grubunun içinde ise anne baba olarak nasıl davranmalıyız?

Çocuklar çevrelerindeki güçlü ve gözde olan diğer çocukların etkisi altında kalma eğilimindedirler. Model alınan bu çocuklar genellikle kendine fazla güvenen, kurallara karşı gelen çocuklardır. Çocuğunuz böyle çocuklardan oluşan bir arkadaş grubunun içinde ise, arkadaşlarından olumsuz biçimde söz etmeyin, onların yaptığı yanlış davranışları çocuğun kendisinin fark etmesini sağlamak için, arkadaşlarının olumlu ve olumsuz yönlerini düşünmesini isteyin. Devamı

çocuk terapiste götürmek

ÇOCUĞUNUZUN PSİKOLOJİK SORUNLARINDA PSİKOLOĞA NE ZAMAN BAŞVURMALISINIZ

Çocuk psikoloğu yardımına ne zaman başvuracağınızı bilmek, çocuğunuzun gelişim sürecinde çok önemlidir.

Aile içi ilişkilerde  büyük krizler yaşanıyorsa ve çocuk bu durumdan derin bir şekilde etkileniyorsa,
Ayrılık, boşanma, işsizlik, aile bireylerinden birisinin yaşadığı önemli bir hastalık, kaza, ölüm ve yas gibi aileyi derinden sarsan ve çocuğu da derinden etkileyebilecek olaylar varsa, Devamı

Ergenlerle Görüşme Teknikleri

ERGENLERLE İLETİŞİM

Ergenlik, fiziksel ve hormanal değişimin en hızlı olduğu, toplumsal geçişlerin yaşandığı, ruhsal karmaşanında bu değişimler sonucu en üst seviyede olduğu gelişimin en önemli evrelerinden bir tanesidir. Ortalama olarak 10 ile 22 yaş arasını kapsayan bu ergenlik döneminde aile ilişkilerinde de bir takım değişiklikler yaşanır. Devamı