ÇOCUKLARDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ İLE NASIL BAŞEDİLİR?
Sözel Olmayan Öğrenme Güçlüğü – SOÖG (Nonverbal Learning Disability – NLD)
Sözel Olmayan Öğrenme Güçlüğü (SOÖG) nöro-psikolojik davranış, akademik ve sosyal-duygusal alanlarda güçlüklere neden olan gelişimsel bir problemdir. SOÖG si olan çocuk okul ortamında çeşitli zorluklarla karşılaşır. Okul ortamı karmaşık ve sürekli değişken bir yapıya sahiptir. Öğrenciler sürekli olarak çeşitli uyaranlarla karşı karşıyadır ve onlardan ortamlara uygun davranışlar göstermeleri, karmaşık sosyal etkileşimlerde bulunmaları ve aynı zamanda akademik becerilerle başa çıkmaları beklenir. Bu beklentiler herhangi bir çocuk için yorucu olabilirken SOÖG si olan bir çocuk için oldukça yıpratıcı olabilir. Ancak, anne baba, sınıf öğretmeni, okul rehberlik servisi ve psikolojik danışmandan oluşan bir ekip bu güçlüğe sahip olan çocuğa bilinçli bir şekilde yaklaşıp uygun erken müdahale ve eğitim stratejileri geliştirebilirlerse, bu çocuklar okulda başarısız olmaya mahkum edilmemiş olurlar. Bu çocuklar, hem akademik hem davranışsal alanda güçlü ve güçsüz yanları dikkate alan eğitimsel programlardan çok faydalanırlar.
SOÖG si olan çocuğun davranışları eğitimciler tarafından sıklıkla yanlış yorumlanır. “Uyumsuzluk” olarak nitelendirilen, aslında çocuğun bilerek ve isteyerek yapMAdığı ve nörolojik durumundan kaynaklanan bazı davranışlardan çocukları sorumlu tutarlar. Genelde sorulan soru “bu davranışları nasıl durdurabiliriz?” olur. Fakat asıl odaklanılması gereken çocuğun bu bireysel farklılığına ve eğitimsel ihtiyacına nasıl destek verip nasıl bir eğitim programı uygulayabiliriz olmalıdır.
Aşağıda SOÖG si olan çocuğun bazı karakteristik özellikleri ve bunlarla ilgili yapılabilecek uygun eğitim stratejileri belirtilmiştir. Bu özellikler genel özelliklerdir ve bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır:
Yolunu bulmakta zorlanabilir:
SOÖG si olan çocuk “ görsel algı ve mekansal organizasyon alanlarında” güçlük yaşadığı için yönünü bulmakta zorlanabilir. Okul kampüsünde kaybolma ve bu yüzden sınıfa geç kalma bu çocukların her gün savaştıkları ve başa çıkmaya çalıştıkları alanlardır. Bu güçlükleri için şunlar yapılabilir:
Okulda örneğin rehberlik servisinde yön bulmayla ilgili çalışmalar yapılabilir. “Kantin tuğlalı binanın arkasındadır.”; bizim sınıfın bulunduğu binanın adı mavi binadır ve top sahasının önündedir.” ; “yemekhane kaçıncı katta, oradan sınıfa nasıl geliyoruz?” gibi.
Çocuğa sınıf arkadaşlarından gönüllü ve O’na yardım etme sorumluluğundan zevk alacak bir “buddy arkadaş” ayarlamak (veya bunu haftalık olarak sırayla da yapabilirler) Bu arkadaş çocuğa yemekhaneden sınıfa gelirken yolunu bulmakta, derste hangi kitabın çıkarılması gerektiğini hatırlatma gibi işlerde yardımcı olabilir.
Rutindeki değişikliklerde zorlanabilirler:
SOÖG si olan çocuk “aynılık ihtiyacı” nedeniyle yeni ortamlara alışana dek zorluk yaşayabilir. Sürprizler ve son anda çıkmış durumlarla ilgili kaygı seviyeleri yükselebilir. Yapılandırılmış ve tahmin edilebilir ortamlardan daha çok faydalanabilirler. Örneğin okul gezileri, öğretmen değişiklikleri, ders programı değişiklikleri olan günlerle ilgili çocuğa ve ailesine önceden bilgi vermek yararlı olur. Böylece aile veya rehberlik servisi çocuğun gideceği gezi sırasında nelerle karşılaşabileceğini adım adım anlatır, çocuğu hazırlar ve kaygı seviyesini en aza indirgeyebilir. Ayrıca günlük ders planı tahtanın bir köşesine yazılabilir ve çocuğun görmesi ve rahat etmesi sağlanabilir.
Önceden öğrenilmiş bilgiyi genelleme güçlüğü:
“Genelleme” öğrenilmiş bilgiyi yeni durum ve ortamlara taşıyıp uygulama becerisidir. Öğretmenlerin sık sık şikayetleri şöyle olur: “bu çocuk her şeye sanki benzerini hiç görmemiş gibi yaklaşıyor” yönünde olur. SOÖG si olan çocuklar genel kural ve prensipleri benzer durumlara uyarlamada zorluk yaşarlar.
Öğretmenler öncelikle yönerge ve kavramları çocuğun otomatik olarak genelleyebilmesi beklentisi içinde asla olmamalıdır.
Benzerlikleri, farklılıkları ve bağlantıları SÖZEL olarak işaret etmek, sözel becerileri çok kuvvetli olan bu çocuklara yararlı olur. Örneğin bir matematik probleminde yapılacakları sözel olarak adım adım belirtme çocukların yapılması gerekeni daha kolay içselleştirebilmelerini sağlar.
Çok adımlı yönergeleri izlemede güçlük yaşarlar
Öğrenciler karmaşık ve ardışık bir seri yönergeyi yerine getirmek için otomatik olarak bir strateji izlerler: “kendilerini bu adımları sırayla yaparken görsel olartak akillarında canlandırırlar” SOÖGsi olan çocuklar bu “görsel canlandırma” işlemini beynin sağ hemisferine geçiremedikleri için yerine getiremezler. Sanki yönergeyi ezberlemeleri gerekiyormuş gibi kendilerine söyleneni tekrar edebilirler. Bununla ilgili olarak şunlar yapılabilir:
Çok adımlı yönergeler adım adım yazılabilir veya sözel olarak daha fazla açıklanabilir
Çocuğun istenileni anladığından emin olmak gerekir (söyleneni harfiyen tekrar etmesi anladığını göstermez, sadece bilindiği gibi kuvvetli bir hafızası olduğunu gösterir)
İşin içinde kaybolmadığından emin olmak için arada kontrol etmek gerekir
Dili kullanmada ve soyut kavramlarda güçlük:
SOÖGsi olan çocuk erken gelişmiş dil becerilerine ve önemli bir sözcük dağarcığına sahiptir, fakat dili çok somut bir şekilde anlar. Dilin içeriğini, soyut kavramları, deyimleri ve atasözlerini, espirileri, ince nükteleri anlamakta zorluk çeker. Bu nedenle bazen sosyal ortamlarda alay konusu da olabilir. Örneğin “burnu büyük” deyimini gerçekten büyük bir burna sahip olan adam olarak tanımlayabilir. Bu güçlükle ilgili olarak,
Soyut kavramlarla ilgili ek bilgi ve açıklama sağlanabilir
Çocuğa bazı beceriler direk olarak öğretilebilir: örneğin anlamadığı birşey olduğunda “ne demek istediğinizi anlamadım” veya doğru anladığımdan emin değilim” gibi spesifik cümleler kullanması öğretilebilir
Çok fazla soru sorabilirler:
SOÖG si olan çocuk belki de diğer çocukların utangaçlık dolayısıyla soramadıkları soruları sözel yetenekleri sayesinde akıllarına her geldiğinde kolaylıkla sorabilir. Bu bazen rahatsız edici olabilir. Ancak, “sözümü kesme”, “ne çok konuşuyorsun” gibi yorumlar onların içlerine kapnmalarına neden olabilir. Bu yorumlar yerine bunun gibi davranışlara somut bir sınır getirmek yarralı olabilir. Örneğin şöyle söylenebilir: “Şu an sadece 2 soruna yanıt verebilirim, gerisini tenefüste sorabilirsin”.
Ev ödevi sorunu:
Miktarı, karmaşıklığı ve çocuğun nörolojik durumundan kaynaklanan yavaşlık ve mükemmeliyetçiği de eklenince, SOÖGsi olan çocuklar için sıradan ev ödevleri yorucu ve yıpratıcı olabilir. Ödevleri daha açıklayıcı bir tarzda sunmak, az sayıda tutmak onlar için daha yararlı olur.
Duyusal uyaranlara karşı aşırı hassaslık :
SOÖGsi olan çocuklar duyusal algıları birleştirmede güçlük yaşayabilirler. Bazı duyusal uyaranlara gereğinden fazla önem verebilirler, çünkü beyinleri aynı anda gelen görsel ve işitsel uyaranı birlikte işleme sokamayabilir ve birini tercih edebilir. Örneğin biri konuşurken yüzüne bakmak yerine (görsel uyaran), sadece duymak (işitsel uyaran) onlar için yeterli olabilir. Fakat böyle bir durumda görsel ipuçlarını örneğin beden dilini kaçırıyor olurlar. Önündeki ödev yerine, araba sesine odaklandığı için ödevi tamamlamakta güçlük çekebilir. Bunun için evde ve sınıfta uyaranların minumum olduğu bir ortam sağlanmalıdır. Örneğin okulda direk tahtayı görebileceğiön sırada oturması sağlanabilir. Ayrıca, bu çocuklara “ne acayip şeylere dikkat ediyorsun böyle” gibi olumsuz yorumlar yerine, farklılığını kabullenici ve destekleyici bir tavır içinde olup, sınıf arkadaşlarına da böyle bir tutumu benimsetebilmek bu çocukları kazanmakla ilgili kilit bir noktadır.
Motor-kordinasyon problemleri:
SOÖGsi olan çocuklar çoğunlukla fiziksel kordinasyon problemi dolayısıyla sakar gibi görünebilirler. Bisiklete binme, top becerileri, ayakkabı bağlama, makas kullanma, el yazısı gibi becerilerde güçlük yaşayabilirler. Takım sporlarından ziyade, bireysel sporlarda daha iyi performans gösterebilirler.
Sekonder problemler:
SOÖGsi olan çocukların da elbetteki herkesin olduğu gibi arkadaşa, sosyal ortamda kabul görmeye ihtiyaçları vardır. Sosyal becerilerdeki güçsüzlükleri (beden dilini anlamlandırma, duyguları ve yüz ifadelerini yorumlamada zorluklar, dilin anlam içeriğiyle ilgili güçlükler, vs.) dolayısıyla kabul görmekle ilgili problem yaşarlar. Kendine güvenleri azalabilir. Bu da onları mutsuz edebilir. Eğitimcilerin bu tür problemleri göz ardı etmemesinde fayda vardır.
Kuvvetli yanlarını ön plana çıkaracak aktiviteler:
Yukarıda belirtilen sekonder problemler dolayısyla bu çocukların destekleyici ve kabullenici tavır ve tutumlara, kuvvetli yanlarını ön plana çıkarabilecekleri ve böylece daha iyi kabul görebilecekleri aktivitelere ihtiyaçları vardır.
- Zengin sözcük dağarcığı gibi sözel becerilerini kullanabilecekleri,
- Lider olabilecekleri aktiviteler yaratmak
- Güçlü hafızalarını kullanabilecekleri fırsatlar vermek örneğin şiir ezberletmek ve sınıfta okutmak
- Güçlü okuma becerilerini kullanabilecekleri ortamlar yaratmak
- Rutin gerçekleştirebileceği görev ve sorumluluklar vermek (sabahları sınıf defterini getirmesini sağlamak gibi)
Hatice TOPÇU ERSOY
Uzman Psikolog