Evlilik Terapisinde Neler Yapılır?
Evlilik terapisinde sağlıksız evliliklerde etkili çözüm yolları üzerinde çalışma yapılır. Evlilik terapisi hakkında daha fazla detaya girmeden önce sağlıksız evlilik nedir, ona bakalım.
Sağlıksız evliliğin özellikleri
Sağlıklı evliliklerde karşılaştığımız durumların tamamen tersiyle karşılaşırız. Yaşam tamamen tersine döner ve olumsuz durumlardan, bozulan dengeden sadece eşler değil, ailenin yakın çevresindeki herkes belirli bir ölçüde etkilenir.
- Eşler arasında evliliği olumsuz etkileyen hatalı ilişki biçimleri kullanılır.
- Eşler savunma mekanizmalarını ve hatalı düşünce biçimlerini daha fazla kullanırlar.
- Çatışmalar sık yaşanır, çözümsüzlükler fazladır.
- Eşlerin birbirlerine karşı olan güvenleri, hoşgörüleri ve anlayışları azdır.
- Eşlerin birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve merhamet duyguları yerine, öfke, saldırganlık, nefret, tahammülsüzlük ve incinmişlik duyguları vardır.
- Kurallara ve normlara uyma isteği ve becerisi azdır.
- Sorunların gerçek kaynakları yerine, ilgisiz nedenler ve durumlar üzerinde durulur.
- Eşler birbirlerini ve kendilerini duygusal olarak izole ederler, uzaklaşırlar.
- Sevgi ve paylaşım ilişkilerinin yerini kölelik ve bağımlılık ilişkileri alabilir.
- Eşler sorunların çözümünü birlikte aramak yerine dışarıda (işte, hobilerde, gece hayatında, alkolde, evlilik dışı ilişkilerde) arayabilirler.
- Eşlerin davranışsal, duygusal ve ruhsal dengeleri giderek bozulur.
- Sorunlar ve çatışmalar arttığında ve uzun süre çözülemediğinde, eşlerde davranış ve uyum problemleri veya psikiyatrik sorunlar ortaya çıkabilir.
- Evlilik dağılmaya ve parçalanmaya doğru gidebilir.
Evlilikte sorunlar yaşandığında başvurulan hatalı davranış örüntüleri
Evlilikte çeşitli nedenlerle sorunlar yaşadığında sıklıkla başvurulan hatalı davranış örüntüleri vardır. Şu şekilde birkaç tanesini sıralayabiliriz:
- Eşten uzaklaşma,
- Eşle çatışmaya girme,
- Sorunları yok sayma, kendi haline bırakma
4.Sorunları çözme girişiminde bulunmak yerine, sorunlardan kaçmak için farklı alanlara yönelme (iş, hobiler, eğlence, yeni çevreler),
- Eşlerin kendilerini feda ederek ilişkilerini korumaya çalışmaları.
Evlilikte sorunların ve boşanmaların başlıca nedenleri
Boşanma istatistikleri dikkate alındığında aşağıdaki nedenler sıralanabilir:
- Ekonomik nedenler, eşlerin işsiz kalması
- Aile büyükleri ile yaşanan sorunlar
- Eşler arasındaki cinsel sorunlar
- Din, mezhep ya da kültür farkları
- Alkol, kumar ve şans oyunlarına düşkünlük
- Aldatma
- Eşlerden birinin psikolojik sorunlarının olması
- Dayak ve küçük düşürücü davranış ve hareketler
- İşkolik bir eşe sahip olma
- Eşlerin kişilik yapılarının birbirine uymaması
- Aşırı kıskançlık
- Eşlerin birbirine yeteri kadar zaman ayıramaması
İletişimi ve eşler arası ilişkiyi olumsuz etkileyen aşağıdaki durumları da ekleyebiliriz:
- Karşıdaki kişiyi iyi dinlememe, ona kendini ifade imkanı tanımama
- Samimiyetten ve dürüstlükten uzaklaşma, yalan söyleme
- Eşine karşı aşırı müdahaleci, baskıcı ve sınırlayıcı davranma, eşin her davranışını kontrol etmeye çalışma
- Çok fazla soru sorma, yersiz şüpheler ve kuruntular
- Kolay incinme, sık sık sitemlerde bulunma
- Gerçek nedenleri bilmeden, öğrenmeden suçlamalarda ve yargılarda bulunma
- Daha önce yaşanmış olan geçmiş olumsuz ve üzücü olayları gündeme getirme ve hatırlatma
- Olayları ve eşin hatalarını abartılı bir şekilde ortaya koyma
- İlgisizlik, küskünlük ve uzaklaşma ile cezalandırma
- Surat asma, olumsuz beden dili kullanma
- Aile mahremiyetini bozma, eşler arasındaki sırları yabancılarla paylaşma
- Sık sık eşin akrabaları ve arkadaşları konusunda suçlamalarda bulunma ve olumsuz ifadeler kullanma
- Sorumlulukları yerine getirmekten kaçınma
- Karşı taraftan daha fazla fedakarlık ve tavizler bekleme
Evlilikte yaşanan sorunlar
Günümüzde artık birçok kadın eğitim alıyor ve meslek sahibi oluyor. Evlilik ve çalışma hayatını bir arada yürütmeye çalışıyor. Aynı zamanda çocuk sahibi olup, anne olmanın sorumluluğunu alan kadın tüm bu sorumluluklarla baş etmekte zorlanıyor tabi ki. Geleneksel olarak evdeki işleri eşinin halletmesini bekleyen koca da bazı ev işlerine yardım etmek zorunda kalıyor ve genellikle bu durumdan hoşlanmıyor. Problem yalnızca sorumlulukların paylaşımı konusuyla sınırlı kalmıyor elbette. Eğitimli ve çalışan kadın kendine ait bir sosyal çevreye sahip, kendi tercihleri ve idealleri var, kocasının kendisini yönetmesine izin vermiyor. Bu durum zaman zaman eşler arasında güç mücadelesine yol açıyor.
Her ne kadar evlilik sayısı kadar evliliğe özgü sorun çeşidi olsa da, evlilikleri krize sokan bazı temel nedenler var. İletişim bozukluğu ya da eksikliği, finansal sorunlar, evlilik dışı ilişkiler, şiddet, akrabalar arası ilişkiler, güç mücadelesi, çocuklarla ilgili sorunlar, cinsel işlev bozuklukları bunların en göze çarpanları.
Sen–ben krizi
Bir çok evlilik olgunlaşma sürecinden geçerken ‘sen – ben’ krizi nedeniyle yıpranıyor ve çok sayıda evlilik bu yüzden yıkılıyor. Özellikle aşk evliliklerinde ilk aylar geçtikten sonra karşılaşılan bir durum var: Karşı tarafı daha yakından tanımaya başladıkça o güne kadar görmediğiniz bazı olumsuz yönlerini fark ediyorsunuz ve hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Bu dönemde kopmalar yaşanabiliyor çünkü romans dönemi bitiyor, heyecan kayboluyor. Halbuki bu da ilişkinizin bir dönemi. Bu dönem geçtikten sonra esas yakınlık başlıyor. “Evliliğim yeni bir dönemde, önce aşk vardı, bu nedenle gözüm bir şey görmedi, aşık olduğum hayalimdeki sevgiliydi. Şimdi olumsuz yanlarını görmeme rağmen gerçek sevgilimi sevmeye başladım” diyecek noktaya gelmek önemli. Bu dönemlerin her evlilikte yaşanacağını bilmek daha sabırlı davranabilmeyi kolaylaştırıyor.
Günümüz evliliklerinde, kadınların büyük bir kısmının, büyümeleri tamamlanmadan, birey olmadan evlenmeleri ve bu nedenle özgürlük arayışlarının evlilikte ortaya çıkması sorunlara yol açıyor. Evliliğe bu şekilde gerçek dışı özgürlük beklentileri ile başlayan kadınlar, aradıklarını bulamıyorlar. Kadın kendi isteğiyle evlenmiş olsa bile ailesinin evinden eşinin evine geçmiş oluyor. Evlendikten sonra bir süre anne ve babasına gösterdiği tepkileri eşine gösteriyor. Bu da sağlıklı bir evlilik ilişkisi oluşmasını engelliyor.
“Onu hiç tanıyamamışım”
Evlendikten sonra ilk sorun yaşandığında söylenen ve uzun yıllar boyunca tekrarlanan bir cümle vardır: “Onu hiç tanıyamamışım”. Amerikalıların bu konu ile ilgili bir sözü var: “Bir erkek evinde pijamasını giyip de, koltuğuna oturmadan onu tanıyamazsın”. Eşlerin birbirlerini gerçekten tanımaya başladıkça sıkça tekrarladıkları bir başka söz, “evlenmeden önce sen böyle değildin, çok değiştin, eski halini özlüyorum”. Tabi ki burada söz edilen değişim olumsuz yönde bir değişimdir. Peki evlendikten sonra insanlar gerçekten değişiyor mu? Yoksa evlenmeden önce karşı tarafa gerçek kişiliklerini göstermiyorlar mı? Evlenecekleri kişiyi etkilemek için rol mü yapıyorlar? Bu cevapların hepsi bir ölçüde doğrudur. Evlendikten sonra insanlar değişirler. Öncelikle ‘medeni hal’leri değişmiştir. Artık karşısındaki kişi sürprizlerle etkilemeye çalıştığı sevgilisi değil, ömür boyu beraber yaşamak üzere anlaşma yaparak, uzun bir yolculuğa çıktığı eşidir. Evlenmeden önceki heyecanın, coşkunun, nezaketin sürmesi beklenemez, sürmesi gerekmez de zaten. Eşler evlenmeden önce tanıdıklarını sandıkları sevgililerine evlendikten sonra ne olduğunu anlayamazlar ancak şunu bilmek gerekir ki, ilişkiler de canlıdır, yaşarlar ve değişirler. Evlilik öncesi romantizm, incelik, hassasiyet belki bir ölçüde azalır ancak onların yerini, samimiyet, gerçek yakınlık, birlikte geliştirilen ortak bir dil ve sıcaklık alır.
Merkezimizdeki evlilik terapisi hizmeti hakkında daha fazla bilgi alın.